İstanbul'da yaşarken pasajlar, pazarlar benden sorulurdu. Zara'da, Topshop'da beğendiğim ürünleri bulabilirdim hem de çok daha ucuzuna...
Bu hafta sonu İstanbul'daydım. Arkadaşlarımla buluştuğum için, alışverişe çok zaman ayıramadım ama İstanbul'da yaşayıp da bu nimetleri bilmeyenler olabilir diye paylaşmak istedim. Öncelikle "bir şeyi ucuza almak benim için marifet, etiket fiyatı üzerinden herkes alır" diye bir düşüncem var. Ve ne kadar ucuza alırsam o kadar mutlu oluyorum. Tabi bu dediğim kriter kıyafetler için geçerli. Sonuçta Türkiye bir tekstil cenneti, dünya markaları dediğimiz ürünlerin bir çoğu burada üretiliyor, markanın etiketi basılıyor ve biz de avmlerden satın alıyoruz.
Bazı kişiler alışverişte her şey düzgün olsun, karman çorman iken seçemiyorum, indirim döneminde Zara'nın kıyamet gününde beklemek yerine, sezonda alayım diyebilir. Eğer bu düşüncede iseniz, bu yazım size hitap etmeyecektir. Sonuçta, pazar/ pasaj işi birazcık eşeleme, birazcık hangi tezgahta ne çıkar ne çıkmaz diye hissetme işidir.
Hadi başlayalım...
1. Beşiktaş Pazarı: Beşiktaş Evlenme Dairesi'nin karşısındadır. Cumartesi günleri kurulur, nikahlar da genellikle cumartesi günü olduğu için bu bölgeye taksiyle veya yürüyerek gitmek mantıklıdır. Aksi takdirde park yeri, trafikte sıkışma sizi pazara gitmeden yoracaktır. Beşiktaş Pazarı'da özellikle bazı tezgahlarda Zara, Top Shop, Miss Selfridge gibi ürünleri etiketi kesilmiş bulabilirsiniz. Bazı yerlerinde küçük de olsa defolu olabilir, sonuçta burası pazar ve ihraç fazlası ürünü bu kadar ucuza almanın bazen nedeni olabilir. Bazen de hiç bir defosu olmayan ürünleri, öyle ucuza bulursunuz ki herhalde defosu var ben göremiyorum diye şüpheye düşebilirsiniz, merak etmeyin siz görmüyorsanız defosu varsa bile başkası da görmeyecektir. Bir de pazar gezerken temel prensibiniz "Ayyy, şunu beğendim, olsun düşüneyim, gezer gezer karar verirsem sonra alırım" demeyin, döndüğünüzde "Kalmadı abla varsa tezgahta vardır" diye cevap alabilirsiniz.
Beşiktaş Pazarı'nda özellikle iç çamaşırı almanızı önerebilirim. Şöyle örnek vereyim dışarıda kaliteli iç çamaşırı mağazalarından en az 100 TL vereceğiniz sütyen ve tangaya, burada 20 TL verirsiniz ve öyle ki ihtiyacınız olmasa da bir sürü takım alırsınız. Pazarda "La Senza" nın ürünlerinden H&M'in ürünlerine kadar bir çok markanın iç çamaşırını bulabilirsiniz.
Beşiktaş Pazarı bence bir de çorap çeşitleri konusunda çok başarılı, her gittiğimde ihtiyacım olmasa da sempatik sempatik çoraplar alırım. Çorabın envai çeşidini burada çok ucuza bulabilirsiniz.
Pazar işi birazcık da şans işi eğer bir gün karar verip de giderseniz, ve pazarda hiç bir şey bulamadım deyip pes etmeyin bazen gerçekten pazarların da potansiyeli düşük olabiliyor, pes etmeyin ilk fırsatta bir daha gidin. Baktınız yine bir şey bulamıyorsunuz, bir daha gitmeyin demek ki siz pazar insanı değilsiniz :)
2 ) Terkos Pasajı: Bu pasaj İstiklal Caddesi'nden aşağıya doğru giderken, neredeyse tünele yaklaşırken, sağınızda kalacak Paşabahçe dükkanının oradaki sağa doğru dönünce bulacağınız pasaj. İki katlı, dışarıda pazar gibi tezgahlar kurulu, daha ucuzca ürünler burada oluyor. Ama dükkanların içine de kesinlikle bakmalısınız. Bu pasajda özellikle cool T-shirtler, trendy kazaklar vs oluyor. İşte mevsimine göre değişse de gidip bakmalısınız, bir çok ünlü bloggerın da uğrak adresidir. Bu pasajı yıllardır İstanbul'da yaşayıp da bilmeyenler var. Keşfettikten sonra zaten sık uğrayacağınız yerlerden olacaktır.
3) Beyoğlu Pasajı: İstiklal'in aşağısına doğru, Midpoint ile Yves Rocher dükkanının arasındaki pasaj. Veya Terkos Pasajı'nın karşı çaprazında yer alıyor desek yanlış olmaz, Terkos'a uğrayınca bir de Beyoğlu Pasajına uğramanızda fayda var. Pasaj geziyorsanız alışveriş günündesiniz demek ki uğrayın bir şey kaybetmezsiniz. Terkos ile Beyoğlu pasajında bazen aynı ürünler olabiliyor. Zaten bir ürünü her dükkanda Kızılay dağıtmış gibi görüyorsanız moda olsa bile almayın, çünkü bir sürü kişi ile pişti olma ihtimaline karşılık giymeyeceksiniz. Bu durum İstanbul'da geçerli tabi, bu pasajdaki ürünlerden alıp Ankara'da pişti olma ihtimaliniz oldukça düşük, beğendiyseniz alın gitsin. Bu pasajda ürünlerin fiyatları bazen Terkos'tan bir tık fazla olabiliyor, aynı ürün olmasına rağmen. Bu pasajda bazı tezgahtarlarda çok ürün alırsanız pazarlık da yapılabiliniyor. Beyoğlu pasajı sadece kızlara değil erkeklere de hitap ediyor. Bu pasajda özellikle her model kot pantolonu rahatlıkla bulabiliyorsunuz. Yazın da quiksilverdan aldığımız modellerde yanları cepli şortlardan bolca görme ihtimaliniz var. Aynı şekilde gömlek, hırka veya elbise gibi mevsime göre değişen hoş parçalar da bulabiliyorsunuz.
4) Atlas Pasajı: Bu pasaj herhalde en çok bilinen pasaj. Kendine özgü bir atmosferi var. Bu pasaj biraz daha derli toplu olduğundan, daha kolay geziliyor veya dikkatinizi çeken parça daha kolay bulunabiliyor. Bu pasajda özellikle erkekler için sevimli tshirtlerden bulabilirsiniz. Hoş kolyeler, küpeler ve çantalar bulabilirsiniz. Bu parçalar için ucuz diyemeyeceğim ama verdiğiniz paraya göre kalitesini gösteren cinsten diyebilirim. Alışveriş için gitmesem bile muhakkak Atlas'a bir uğruyorum, atmosferini seviyorum.
5) Bakırköy Pazarı: Bakırköy tarafında yaşayanlar için güzel bir pazardır, büyüktür, özellikle ev için dekoratif parçalar veya tabak/ çanak tarzı ürünler çıkabilir. Bir de kıyafetlerini kendileri dikenler için pazarın bir bölümünde kumaş, fermuar vs satılmaktadır. Her gittiğimde dikiş bilmememe rağmen, sırf kumaşları beğendiğim için bir sürü kumaş aldım, şimdi hepsi duruyor. Belki bir gün dizimi kırıp, dikiş dikmeyi de öğrenirim ama o zamana kadar kumaşlar dolabın bir köşesinde Bakırköy pazar hatırası modunda takılmaya devam edecekler. Sözün özü, Bakırköy pazarı kılık kıyafet açısından da boldur ama neticede bir Beşiktaş Pazarı değildir:)
6) Yeşilköy Pazarı: Biraz daha seçmece ürünler çıkabilir, sonuçta yılların meşhur Yeşilköy Pazarı'dır ama hem fiyatları ucuz değil hem de o kadar yolu gittiğine değecek çeşit yok. Tercih ettiğim bir pazar değil.
7) Çilek Sokak: Anadolu yakasında yaşayıp da Kadıköy'e uğrayanlar buraya sık gider. Bence bir numarası yoktur, bu sokakta zaman kaybetmeyin, Kadıköy'den atlayın Beşiktaş vapuruna, hem vapur keyfi yaparsınız hem de çok daha kaliteli ve çeşitli ürünleri bulursunuz.
Ey okuyucu bak kıymetimi bil, sana hap şeklinde mesleki deneyimlerimi anlatır gibi anlattım. Gidip ucuza güzel şeyler aldıkça beni an e mi:) Sizlerin de var mıdır böyle keşifleri? Ankara, İstanbul, İzmir veya diğer illerde bildiğiniz yerler var ise, yazın ki okuyanlar faydalansın.
Yakın zamanda bir uçak bileti alıp, sırf alışverişi bu saydığım yerlerden yapmak için İstanbul'a gitmeyi düşünüyorum, ona göre anlayın nasıl değerli yerler buralar. İstanbul'da yaşıyorsan bak anlattığım yerleri kutsal bil, ekmek gibi öp başının üstüne koy, kafamı kızdırma olan var olamayan var:)
fotokaynak
Sayfalar
▼
23 Ocak 2015 Cuma
20 Ocak 2015 Salı
Aylar var...
Aylar var...Buralara uğramayalı...Belki kısa bir özetle, blog dünyasına tekrar dönebilirim. Eskiden instagram mı vardı, buralar hep tarlaydı... İşte o zamanlar ben neredeyse her gün, hadi abartmayalım ama haftada en azından bir kere yazı yazardım, yazmak için notlar alırdım. 2014'te bana bir haller oldu, ayda bir yazı yazdıysam oh ne mutlu bana dedim. Tabi temelinde instagramı aktif kullanmaya başlamamın sebebi büyük, kısa cümleler, bir fotoğraf, hemen gelen yorumlar...Sonuçta blog emek istiyor, zaman istiyor... Galiba benim de kolaya kaçasım varmış...Sözün özü, Ağustos'tan beri yazmıyorum. Yani ben yazmıyorum diye, Yılmaz Özdil Hürriyet'ten ayrıldığında ne zaman yazacak bu adam durumu ben de olmadı tabi ama sonuçta burası da bir iç dökme yeri değil mi? Ama işte döndüm okuyucu....
Bu süre zarfında kendim için ne yaptım dersen, galiba biraz daha uzaklaştım gerçek dünyadan. Önceden gazete okurdum, şimdi yüzüne bile bakmıyorum, haberleri es geçiyorum, Türkiye'de mi yaşıyorum yoksa ayda mı bilemiyorum, o kadar koptum...Yakın zamanda eski hobim olan resim yapmaya tekrar başladım. Bu arada, goodreads diye bir internet sayfası keşfettim, okudukça okuduğun kitapları kaydediyorsun, arkadaşların ne okumuş, neyi sevmiş orada görüp, ona göre kendine okuma listeleri oluşturabiliyorsun. Açıkçası, kitapçılara uğramadan önce karar vermem için büyük kurtarıcı oldu.
Şu aralar diy projeleri özellikle ilgimi çekiyor. Bir anda yapılan ürünleri görüp gaza geliyorum, hepsini yapmak istiyorum. Sonra içimdeki tembel teneke ağır basıyor, yapmıyorum:) Galiba yaşım genç olmasına rağmen, yıllar içinde kendimi daha çok yorgun hissediyorum. Uyku yetmiyor, her daim yorgunum, işten dönünce yemek yapmak vs zor geliyor, temizlik, ütü mevzusuna hiç girmiyorum fark ettiysen...30'dan sonra galiba zaman daha kıymetli geliyor ama bir yandan bu zamanı hoyratça harcıyorum...
Bu süre zarfında kendim için ne yaptım dersen, galiba biraz daha uzaklaştım gerçek dünyadan. Önceden gazete okurdum, şimdi yüzüne bile bakmıyorum, haberleri es geçiyorum, Türkiye'de mi yaşıyorum yoksa ayda mı bilemiyorum, o kadar koptum...Yakın zamanda eski hobim olan resim yapmaya tekrar başladım. Bu arada, goodreads diye bir internet sayfası keşfettim, okudukça okuduğun kitapları kaydediyorsun, arkadaşların ne okumuş, neyi sevmiş orada görüp, ona göre kendine okuma listeleri oluşturabiliyorsun. Açıkçası, kitapçılara uğramadan önce karar vermem için büyük kurtarıcı oldu.
Şu aralar diy projeleri özellikle ilgimi çekiyor. Bir anda yapılan ürünleri görüp gaza geliyorum, hepsini yapmak istiyorum. Sonra içimdeki tembel teneke ağır basıyor, yapmıyorum:) Galiba yaşım genç olmasına rağmen, yıllar içinde kendimi daha çok yorgun hissediyorum. Uyku yetmiyor, her daim yorgunum, işten dönünce yemek yapmak vs zor geliyor, temizlik, ütü mevzusuna hiç girmiyorum fark ettiysen...30'dan sonra galiba zaman daha kıymetli geliyor ama bir yandan bu zamanı hoyratça harcıyorum...