Sayfalar

26 Şubat 2012 Pazar

Soguk Bir Berlin Gecesi

Ankara'ya tasinma konulari gundeme gelmeye baslayinca, beni sevindiren sey Ankara'da Devlet Tiyatroları'na tekrar gidebilecek olmakti. Istanbul'da bir cok Devlet Tiyatrosu oyununa gitsem de nedendir bilinmez ben Ankara tiyatrolarini daha cok severim.Ankara'da tiyatro biletleri ayin basinda program aciklanir aciklanmaz neredeyse hepsi tukenir. Ben de sansimi denedim ve Sinasi Sahnesi'nde oynayan "Soguk Bir Berlin Gecesi" adli oyunda bilet buldum.Dun aksam tiyatro benim icin baslangicti, bundan sonra her firsatta gitmek istiyorum.

Oyuna gelecek olursak, Berlin'de yasayan Tarik ve esi Katrine. Tarik fotograf sanatcisidir, bu sehre, gri ve kapali havasina bir turlu alisamamistir, baska bir ulkede yasamanin zorluklari olan dislanma, ait olamama ve onyargi kaliplarini hissetmektedir. Bir yandan da ailesinin onyargilarina, Tarik'in guvensizliklerine ve zayifliklarina ragmen O'nu deli gibi seven ve her seferinde affeden Katrine vardir. Oyun boyunca Katrine'in Tarik'i cok sevmesine ragmen, Tarik'in Katrine'e olan guvensizlikleri, sorgulamalari on plandadir. Her tartisma bir oncekinden kotudur. Katrine her seferinde vazgecmek istese de, Tarik'in zayifliklarina hep kol kanat germek ister. Oyunun ikinci sahnesinde ise olaylar iyice cigrindan cikar...

Bundan sonra konuyu cok detaylandirmak istemiyorum, gitmek isteyenler, oyunda gelismeleri gorsunler. Konu olarak benim biraz icimi sikan bir oyundu, muhtemelen suaralar daha eglenceli oyunlari tercih edebilirim. Konu biraz beni gerse de ve oyunun suresini uzun bulsam da, oyunculuk acisindan degerlendirdigimde Tarik rolunu oynayan Olcay Kavuzlu bence cok basariliydi. Ayrica, dekor yonunden de; odanin icinde yer alan fotograflarla guzel buldugumu soyleyebilirim.

Sonuc olarak, uzun zaman sonra tiyatro sezonumu actigim icin cok mutluyum.
fotokaynak

20 Şubat 2012 Pazartesi

Ankara'da hayat

Ankara'ya geleli daha iki ay ay oldu, onceden 5 yıl üniversite için burada yaşadığımı saymazsak, daha cok yeniyim buralarda:) Tahmin ettiğimin aksine adaptasyonum cok hızlı oldu. İlk günlerden başlarsak izlenimlerim söyle...
İstanbul'dan geldigimi ilk duyduklarında genellikle İstanbul Ankara karşılaştırması oluyor. Ankara'da dostlukların cok daha başka oldugundan bahsediyorlar. Esasinda su kısa sürede gercekten iyi arkadaşlıkların olduğunu gördüm. Bu tabi ki istanbul'da dostluklar yok anlamına gelmiyor.
Ankaralılar İstanbul'u genellikle gezmek için mükemmel bulduklarını söylüyorlar, ama gezerken bile kendilerinde tedirginlik hissettiklerini söylüyorlar.
Ankara'da cok sayıda sahin marka araba var. Ankara'da sahin marka arabanın bu kadar cok olduğunu görünce gercekten şaşırdım, bir sokağa girdiğinizde illa ki bir yerlerde sahin marka araba karşınıza çıkıyor.
İsten cok geç çıkıyorum bazen, dolayısı ile taksiyi cok sık kullanıyorum. Ankara havasını normalde sevmesem de, taksiye bindiğimde Ankara havası çalmasını sempatik buluyorum.
Son olarak Ankara bana inanılmaz pratik geldi. İstanbul'da bir yerlerde bir seyler yapmayı düşündüğümde hep onceden plan yapmak zorunda kalıyordum, trafik, ulaşım diye düşünerek cogu zaman planlarımdan vazgeçiyordum. Şimdi burada deli gibi çalışsam da birşeyler de yapmaya fırsat bulabiliyorum.
Şimdilik Ankara günlerim ve izlenimlerim böyle...Paylaşmak istedim.
fotokaynak

19 Şubat 2012 Pazar

Canta tasıma

Son yıllarda sizin de dikkatinizi çekti mı bilmiyorum ama erkekler kadınların çantalarını taşımaya başladı, yani demek istediğim alışveriş poşeti falan değil, bildigin kol çantaları, ben cok antipatik buluyorum bu çiftleri, yani bır kadın olarak çantanı bir zahmet sen tası diyesim geliyor.
Erkeklerde de yine son yıllarda canta tasıma modası başladı, yani şu ellerinde bir sigara, bir gözlük kabı girecek büyüklükte olanlardan. Bir de o kadar alıştılar ki bu çantaları kullanmaya, gün geçtikçe cogu erkek benimsedi, kullanan sayısı arttı. Erkekleri uyarmak istiyorum, üniversite ogrencisinden, memuruna, özel sektörde çalışanına, sözüm size, nasıl giyinirseniz giyinin bu taşıdığınız el çantalar tum karizmanizi bozuyor, ya eski usul ceplerinizde taşıyın, ya da sevgilinizin, eşinizin çantasına verin, bırakın onlar taşısın, spor giyinmeyi seviyorsanız, bir tane sırt çantası edinin, ici cok boş kalırsa, bir kitap bir gazete atın icine öyle taşıyın.Bu çantaları kim icat ettiyse,erkekler güzel gözükmesin diye bir misyonla çıkarttılar diye düşünüyorum:)
fotokaynak

16 Şubat 2012 Perşembe

Erkeklerden İtiraf

Sevgililer gunünü esimin arkadaşları ile geçirdim.Esasinda onlar erkek erkeğe takiliyordu ben sonradan aralarına dahil oldum. Biramızı içerken, sohbeti de koyultmusken, elinde kocaman çiçeği ile bir kız ve sevgilisi geldi.Arkadaslarimizdan biri itiraf etti. Bir kadına çiçek almak güzel şey ama çiçeği alıp buluştuğumuz yerde vermek ve bütün gün elimizdeciceklerle gezmekten cok rahatsız oluyorum dedi. Bütün açık yurekliligi ile arkadasımız bunu der demez erkeklerden itiraflar geldi. Megerse, erkekler sevgililerine çiçek alıp, bütün gün o çiçekler ile gezmekten cok rahatsız oluyorlarmış.En güzeli eve giderken almak veya ofise yollamakmis.Bunu da itiraf ederken hepsi de birbirinden sirindi. Nasil cicekle gezinirken utanip, sikiliyorlarsa, ayni sekilde itiraf ederken de mahcup oldular.

Erkekler itiraf etti, benden söylemesi...Biraz onların da ruh hallerini anlamak lazım galiba...
fotokaynak

7 Şubat 2012 Salı

Vestel mi? Bir Daha Asla!

Evlenince yeni buzdolabi almistik. Beyaz esyada milyon tane marka olmasina ragmen, bizim kriterimiz yerli mali olmasiydi, dolayisiyla secenekleri kendiliginden aza indirgeyerek secim surecine basladik. O donemde Vestel'de guzel bir kampanya vardi, baktigimiz buzdolabinin ici digerlerine gore cok daha fazla kullanisli idi. Yani Vestel'dekini begenmistik. O donemde etrafimizdaki bir cok kisi Vestel sakin almayin, ha bire bozulur diye bizi uyardilar. Biz de begendik ya, nasil olsa kac yil garantisi var diyerek, Vestel aldik. Aldigimizdan 1.5 ay gibi bir sure gecti, buzdolabimiz bozuldu. O donemde bir aylik sureyi gectigi icin, degistirme yapmadilar. Ben de bu duruma inanilmaz sinir oldum. Garantisi var diye tamirciler gelip tamir ettiler. O donemde tika basa doldurdugum dolaptaki yiyeceklerin hepsini cope atmak zorunda kaldim. O donemde gelip bir parca degistirdiler. Baktim tikir tikir calisiyor, bir sureligine de olsa rahatladim.

Amma velakin dun yine buzdolabimiz bozuldu. Asagi yukari 1-1.5 senelik bir buzdolabi. Yine her sey cope atildi, yine tamirci cagrildi, yine sinir bozucu donem basladi.

Simdi o zamanlar bizi uyaranlarin bir bildigi varmis Vestel almayin demekle. Ben ettim siz etmeyin diyorum. Yeni evlenecek, yeni esya alacaklar aranizda olabilir.

Tabi beyaz esya sans isi, olabilir nihayetinde ama bu kadar insan diyorsa bir bildigi vardir diyorum artik. Sozun ozu uyarmayi kendime borc bilirim, sonradan yok ben duymadim, yok ben bilmiyorum olmasin.
fotokaynak