Ekim ayinda is icin Tunus’a gittim. Bugun Milliyet Gazetesi’ nde Tunus ile ilgili bir yazi gorunce ben de dusunduklerimi paylasayim dedim.Esasinda bu blogda ilk yazim:)
Tunus’un bence en guzel yani Turkiye’ye vize uygulamiyor olmasi. Tunus’ta 3 hafta kaldim, Sousse’da, Tunus’un turistik bolgelerinden bir tanesi. Hatta internette Tunus diye aratinca ilk cikan yerlerden biri. Esasinda Sousse’da biraz Antalya tadi var. Turistik diger bir bolge ise Hammamet.Bir parca Bodrum denilebilir. Sousse’u genellikle Antalya gibi yabanci turistler tercih ediyor, Hammamet’i ise yerli turistler.Ekim ayinda gidince sezonun biraz daha kapandigi bir donem oluyor, biraz sessizlesmis, yaz aylarinda Cezayir ve Libyalilarin akinina ugruyormus, hatta dediklerine gore, caddede Tunus plakalarindan daha cok bu ulkelere ait araclar goruluyormus. Ekim’den sonra ise Avrupa’da soguk bir kis gecirmek istemeyen emeklilere otel odalari ev sahipligi yapiyormus. Ne kadar dogru bilemem ama 6 aylik oda kiralayan oldugunu duydum. Bana biraz cok geldi ama…
Kaldigim otel -Movenpick-Tunus’daki diger otellere kiyasla cok guzeldi. Tunus’a gitmeyi dusunenlere tavsiye ederim.Odamin manzarasi da bir o kadar guzeldi. Gezilecek yerlere gelince, mavi kapili pencereli evlerin oldugu Sidi Bou Said bence gorulmesi gereken yerlerden bir tanesi. Tamamen turistik bir yer. Burada evlerin hepsi beyaz ve mavi pencereli. Cok sempatik. Sokaklardaki saticilar ise hemen nereli oldugunu soruyor. Turk’um deyince hemen biz Turkleri cok severiz diyorlar. Hatta su ara televizyonda dizilerinde ‘Gumus’ ve ‘Kurtlar Vadisi’ var, hemen onlari sayiyorlar. En basta anlamamistim ama mavi gozlu, sarisin falan deyince. Sonradan anladim Kivanc Tatlitug’mus. Bir de Polat Alemdar diyorlar Saticilardan bahsetmisken bir seyin ilk defa fiyatini sordugunuz zaman neredeyse 2 kati fiyat soyluyorlar. Alisveris yaparken pazarligi iyi yapmalisiniz. Ben oyle yaptim ve soyledikleri fiyatinin ucte birine aldim.Sousse’da kaldigim icin, Sidi Bou Said’e gitmek biraz zamanimi aldi. En basta otelden ciktim taksi ile minibus terminaline gittim. Yolda taksici ile konusurken, Sidi Bou Said ve Carthage’a gidecegimi soyledim. Bilmedigimi anlayinca orada her yere toplu tasima ile gidemeyecegimi soyledi ve aralarda da taksiye binmem gerektigini soyleyerek bana gun boyu ulasima verecegim parayi hesapladi. Ve soyledigi fiyata taksi ile goturebilecegini soyledi. Tabi bunlari soylerken minibuslerde kiz basima gezmemin dogru olmayacagini ve minibuste konusmaya calisarak rahatsiz edeceklerini de ekledi. Acikcasi tereddute dusmedim degil butun gun daha guvenli olabilir, taksiyle mi gezsem diye. Internet sitelerinde hep Tunus’ta taksiler guvenlidir yaziyordu. Kendi kendime yolumu bulabilecegimi dusunerek taksiden indim ve minibuslerin yolunu tuttum. Minibuslerin cok konforlu oldugunu soyleyemeyecegim, yanimdaki adam benimle konusmaya calisti ama konusmak istemedigini belli edince neyse ki cok da uzatmadi. Minibuste yanimda bir kiz oturuyordu. Fransizca ogretmeni imis, Ingilizce de biliyordu. Bana cok yardimci oldu. Hatta minibusten inince, arkadasi ile bulustuk ve taksiye bindik ve beni tren istasyonuna kadar gecirdiler. Yolda bir ara yururken Tunus’un unlu bir aktoru ile tanistim, tabi aktorun kim oldugunu falan bilmiyorum, ama dediklerine gore Tunus’da unluymus. Minibus arkadasim ve erkek arkadasi bana tren istayonuna kadar eslik etti, hatta trenimin kalkmasina kadar beklediler. Trenin adi `TGM`. Oradaki bolgelerin adlarinin bas harflerinden geliyormus. Tren birinci ve ikinci sinif vagonlarindan olusuyor. Arada cok az fiyat farki var, kesinlikle birinci sinifa binmenizi oneririm. Internette birinci sinif icin klima var yaziyordu, klimanin havaya asilmis vantilator oldugunu binince anladim. Ikinci sinif vagonlar daha kalabalik, ben bir de okul cikis saatine denk gelmisim, daha da kalabalikti. Ogrenciler ayakta giderken bir yandan da cekirdek citleyip yere atiyorlardi. O an kendimi Emir Kusturica filminden bir sahnede gibi hissettim. Carthage Harabeleri’ne gittim. Bence o kadar yol gittikten sonra biraz pismanlik biraz saskinlik duydum. Benim fikrim Efes ile karsilastirilamaz bile. Aksam hava kararmadan otelde olmam lazim diye hemen trene atladim Sidi Bou Said’e gittim. Tabi sicak ve aclik birlesince bir an bayilacagim sandim ve kendime kucuk bir mola
verdim.Tunus’ta yemek yediginiz hemen hemen her yerde zeytin, harisa ve ton baligi uclusunu getiriyorlar. Harisa dedikleri sey biber salcasina benziyor ama aci biraz. Her gun et yedigimiz icin ton balikli salata yemek istedim. Dusundum ki soyle bol yesillik, roka icinde ton baligi gelecek. Ama malesef… Patlican yataginda ton baligi ve yumurta. Gittigim yer sik bir restorandi ama secimimden dolayi istahim kacti ve kalktim. Kendimi bir dondurma ile odullendirdim ve mars mars Sousse yollari. Tam hava karardigi esnada oteldeydim. Neyse ki bal kabagi olmamistim:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazımı okuduysan, yorum bırakman beni mutlu eder.