Sayfalar

31 Aralık 2010 Cuma

2011 Yeni Yil

Gecen sene gecirdigimiz kotu yilbasindan sonra, bu aksami evde gecirmeye karar verdik. Esim de ben de yillik iznimizden aldik. Dunden beri aylaklik yapiyorum. Ne guzel bir sey hafta ici herkes isteyken, alarm calmadan kendi istedigin saatte kalkmak, sicak ekmek almak, uzun uzun kahvalti yapmak, butun gun pijamalarla oturmak yani kisacasi aylaklik yapmak:)
Aksama evde yilbasini esimle beraber kutlayacagiz. Ben biraz meze hazirlarim, biraz televizyon izleriz, biraz sarap iceriz. Oyle aylak aylak keyifli keyifli yeni yila gireriz. Varsin bu yil da boyle olsun.

2010 yilinda evlendim. Herhalde bu yilin en guzel seyi, sevdigim kisi ile beraber yasamak, beraber uyanmak ve aksam geldigimde yine beraber olmak. Bu acidan guzel bir yildi. 2009 ise kotuydu, hatirlamak bile istemiyorum. 2010 fena degildi, hatta sene baslamadan 2010 hedeflerimi bir kenara yazmistim. Yarisini yaptim, yarisini biraktim. Oyle ya da boyle gecti bitti bir yil daha...

2011 ise ne olacagi belirsiz. Iyisiyle kotusuyle gelsin bakalim. Dilek mi? Piyango aldik. Bir tam, bir yarim ve iki ceyrek...Sanki doner ekmek:) Iste piyango bize ciksin. Ben de bu satirlari dunyanin bilmem neresinden yazayim. Anladiniz siz anladiniz..Piyango cikarsa buralarda durmayacagim:)

Kotu Bir Yilbasi

Gecen sene yilbasinda cok hevesliydim. Guzel yemekleri olan, nezih bir yerde eglenmek istiyordum. Esim de eglenceli, gobek atmali yerleri pek sevmedigi icin iyi bir arastirma yaptim. Arkadaslarimin da mezelerini, eglencesini ove ove bitiremedikleri, Nisantasi'nda Barba Meyhane'de rezervasyonumuzu yaptirdim. (Tabi internette yer alan onlarca yorumu da okuduktan sonra) Parayi da pesin odedim. Hevesliyim ya kirmizi bir elbise aldim, saclarimi yaptirdim, suslendim puslendim vs vs.
Rezervasyon yaptirdigim zaman, tek istedigim kenarda sutun arkasinda bir masa vardi, ozellikle masamizin orada olmamasi gerektigini soyledim. Yilbasi aksami Barba'ya gittik. Ve sanki ben rezervasyon esnasinda soylememisim gibi, sutuna birlesik olan masaya rezervasyonumuz yapmislardi ve inanmazsiniz masamiz dort kisilikti yani hic tanimadigimiz bir cift ile butun gece beraber oturacaktik. Parayi da pesin odemisiz, garsonlara rica ediyorum daha masalar dolmamis, baska bir masa ayarlayin diye. Yok efendim masalar gruplara gore ayarlanmis vs vs. Artik yapacak bir sey yoktu. Ya parayi yakacaktik ya da oturup eglenmeye bakacaktik. Biz de nasil olsa mezeler guzelmis hic olmazsa guzel yemek yeriz dedik. Ama o da fiyasko. Yani arkadaslarim mezeleri cok begendiklerini soylemislerdi ama bence ortalamanin altindaydi. Herhalde yilbasi gecesi oldugu icindi. Bir de Barba'nin dansozu cok guzel oynar diyorlardi, eminim gecen sene yilbasinda cikan dansoz o gece dansoz olmustu. Yani ben ciksam masaya eminim daha guzel oynarim:) Dahasi mi? Barba kendi halinde 2 odadan olusan bir meyhande. Muzisyenler bir oteki odada bir bizim odada sarki soyluyorlardi. Ve biz yeni yila muziksiz girdik. Yani normalde Barba guzel bir tercih olabilir ama yilbasinda bence iyi bir secim degil.
fotokaynak

26 Aralık 2010 Pazar

Bu cocuk kesinlikle iyi rol yapiyor

`Oyle bir gecer zaman ki` dizisi su aralar herkesin agzinda. Ben sadece ilk bolumu izlemistim. Yani ilk bolumu izleyerek, bir nevi `Oyle bir gecer zamanki-101` dersini almis oldum, kim kimdir basit seviyede ogrendim. Dizinin yayinlanmasinin ertesi gunu is arkadasim sagolsun  anlatiyor, konudan kopmamis oluyorum. Biraz once de tekrar bolumune denk geldim. Mete'nin evi yaktigi sahneyi izledim. Cocuk nasil rol yapiyor, o rolu resmen yasiyor ve karsisindakine yasatiyor. Bu sene dizi pek izlemesem de, izledigim kadariyla soyleyebilirim ki, bu cocuk dizi dunyasinda on senelik donemde bence gelmis gecmis en iyi oyuncu...

Simdi topuz zamani

Genellikle bir tanidigimizin dugunune davetli oldugumuzda, kuafore gidip ne istedigimizi anlatmakta biraz zorlaniriz. Yani bir yanimiz topuz yaptirmak ister, bir yanimiz da abarti olmasin diye cekinir. Cunku topuz demek genellikle abartiyla ozdeslesmistir. Veya gelin saciyla...

Ama bu sene topuzu sadece dugun ve davetlerde gormeyecegiz gibi... Cunku topuz bu sene ister ensede, ister tepede, ister sade, ister daginik halde yani her haliyle pek bir moda...

Gunluk hayatta kullanabileceginiz modellerden bir kaci...

25 Aralık 2010 Cumartesi

Dikis kursu tavsiyesine ihtiyacim var

Cok eski yillardan kalma Burda dergilerim var, dikilen her seye ilgim var. Artik dikis makinamda var. Bir suru kumas da aldim. Ama dikis bilgim sifir. Benim bir kursa gitmem lazim. Internetten arastirinca da bir sey bulamadim. Istanbul'da ozellikle Avrupa yakasinda tavsiye edebileceginiz bir dikis kursu var mi?

24 Aralık 2010 Cuma

Susan Miller-Ben kisaca Suzan Teyze diyorum:)

Susan Miller gecen seneye kadar adini sanini duymadigim, duyduktan sonra her ay basi maas bekler gibi yorumlarini bekledigim kadin! Ben ona kisaca Suzan Teyze diyorum. Bilmeyenler icin, Susan Miller bir astrolog. Himm ben burclara inanmam, ne oyle ayni donemde dogduk diye cumle alem ayni seyi mi yasayacagiz diyen kisiler... Sozlerinize dikkat! Ben de oyle diyordum. Ama su Suzan Teyze benim fikirlerimi degistirdi. Simdi acaba bu ay ne yazacak diye bekliyorum. Tamam her cumlesi, her soyledigi birebir cikacak ben de onu yasayacagim diye bir sey yok, ama yazdiklari icinde birebir olmasa da, benim beklentilerime veya o donemde dusundugum konulara uygun illa ki bir seyler oluyor. Neyse iste kadin uzun uzun anlatiyor. Ben de merakla bekliyorum. Okurken de egleniyorum. Siz de okumak isterseniz iki tik tik (Ingilizce).
Turkce genel yorumlar icin de buradan buyrun.

Bu dergiden istiyorum

Yandaki resim mail olarak geldi. Aaa ne guzel basliklar, bari ben de bu dergiden hemen alayim derseniz, kitapcida oyle bir dergi duymadim gibi diyaloglarla karsilasabilirsiniz. Zaytung haberi ne de olsa... Gercek sanip aldanma:)

23 Aralık 2010 Perşembe

Tenin Esmer Ruhun Sarisin +1 Teoman

Uzun zamandir muzigi internetten fizy denilen bir siteden dinliyorum. Siz de denemek isterseniz iki tik tik.

Aklima bazen milattan kalan parcalar geliyor, ruh halim degisken olunca normal tabi. Bazen caz dilerken, bazen en arabesk hallerime donuyorum bazen de icimdeki asi isyan ediyor, rocker oluyorum:) Bazen de pop takiliyorum.

Su ara Teoman'in ruhun sarisin adli sarkisina takildim. Teoman'in sarki sozlerini yaratici buluyorum. Bilmem belki birazdan Selami Sahin'e gecerim belki de biraz Pink Martini dinlerim. Kimbilir...
Her kosulda ne dinlerim derseniz de cevabim... Radyo ODTU...103.1 Tabi bu Ankara'da yasayanlar icin. Bizim gibi Ankara disinda olanlar icin buradan buyurun.

Cheapsmells benim icin bitmistir

Gecen sefer de basima gelmisti. Ama neymis insan hatasiyla akillanmayabiliyormus. Olayi soyle ozetleyeyim. Gecen sene cheapsmells sitesinden kozmetik urunleri siparisi vermistim. Sitede gonderim suresi olarak belirtilen 20 gunu de gecirdikten sonra, mail atarak durum hakkinda bilgilendirmistim. Onlar da tekrar gonderdiklerini soylemisti. Ikinci kez gonderilen urunler de elime ulasmamisti. Tekrar 20 gunluk bekleyis ve bir suru yazismadan sonra, parami iade etmislerdi.
Bu sene hem kendime hem onlara ikinci bir sans vermistim. Tekrar hevesli hevesli siparislerimi verdim. Bekledim bekledim ve 20 gun geldi gecti, maillesmeye basladik yine. Urunlerim guya yollanmis ama elime ulasmamis. Bir de mailde demezler mi adresinize yolladigimiz urunlerin elinize ulasmamasi sebebi ile bir daha size urun yollamayacagiz diye, paranizi iade ediyoruz diye. Guya kibar kibar yazmislar ama nasil sinir oldum anlatamam sanki urunleri alip alip urunum gelmedi demisim gibi hissettim. Diyecegim odur ki bir daha cheapsmells benim icin bitmistir.

Tadi damaginda kalir benden soylemesi

Yandaki kiliksiz tipli tatlimin fotografina aldanmayin. Normalde tabaga servis edildiginde hakkini veren ve goz dolduran bir tatli. Dun aksam misafirlerim vardi ve misafir agirlamaya pek aliskin olmadigim icin saskalozlugum tuttu. Servis zamani tabaktaki hali ile fotograf cekmek aklimin ucundan bile gecmedi. Misafirler gelmeden aklima gelmisti ama o zaman da tatlimin seklini bozmayayim diye tabaga alip cekmemistim. Neyse bu kiliksiz tatlimin bu fotografi ile idare edin.
Bu tatlinin tadi beni benden alir, adinin yalanci profiterol olduguna da takilmayin, her yiyenin Inci'ye rakip olur tadinda yorumlarini alan bir tatlidir. Ben de haliyle her gelen misafirime nasil olsa tadi garantili diye bu tatlidan yaparim. Tarifi de kolaydir. Ben de paylasayim dedim. Benim gibilere yardimci olsun diye:)
Tatlinin adi sani: Yalanci Profiterol
Once malzemeler:
Krema icin:
7.5 su bardagi sut
2.5 su bardagi un
1.5 su bardagi seker
Kremsanti icin:
1 paket kremsanti
1 bardak sut
Ve digerleri:)
1 paket hazır cikolata sosu
1 paket tuzsuz etimek
7.5 bardak sut, 2.bardak un ve 1.5 bardak sekeri tencereye koyun, ocagin altini yakin ve fokur fokur kaynayip da, kasigi cevirmeniz zorlasinca ocagin altini kapatin. Ayri bir yerde 1 paket krem santi ile 1 bardak sutu blendir ile cirpin. klasik krem santi yogunluguna gelince, kremanin uzerine krem santiyi dokun ve blendir ile karistirin. Daha sonra bu karisimi derin bir kaba dokun ve icine sekilli sekilsiz etimekleri kopara kopara atin. Daha sonra krema ve etimek karisimini borcama dokun, uzerini biraz duzleyin.
Ayri bir yerde hazir cikolata sosunu, paketin arkasinda yazan sut miktari ile(yanlis hatirlamiyorsam 2. 5 bardak idi ama siz yine de kontrol edin) pisirin. Koyu kivama gelince borcamdaki karisimin uzerine dokun. Sogumasi icin buzdolabina birakin. Olay budur. Tatli bitmistir:)
Kucuk bir tuyo: Etimeklerin yumusamasi icin, bir gece buzdolabinda bekledikten sonra servis edilmesi tadini daha guzel yapacaktir.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Eyup Sabri Tuncer

Bloglar sayesinde haberdar oldugum ve etrafimdakileri haberdar ettigim Eyup Sabri Tuncer yilbasi kampanyasindan bugun itibariyle ben de faydalanmis bulunmaktayim.
Acikcasi Eyup Sabri Tuncer'in kolonyasindan baska bir urunu oldugunu bilmiyordum. Tabi bu benim cahilligim olabilir. 5,90'a bu uclu seti gorunce ve internette herkesin siparis verdigini okuyunca ben de sansimi bir deneyeyim dedim. Tabi is arkadaslarimi da haberdar ettim. Hep beraber alinca daha ekonomik oldu. Cunku kargo parasi degismiyor. Toplam 5 Lira. Bir de kremler cok guzel...Beklentimin uzerinde cikti.Uzun sozun kisasi cok karli alisveris oldu. Ben de soyleyeyim dedim. Duymayan kaldiysa :P

19 Aralık 2010 Pazar

Paris ve Otel Sorunsali

Gecenlerde Pegasus'un yapmis oldugu o guzel kampanyadan biz de nasibimizi aldik ve Paris'e iki kisi icin bileti toplam 324 Lira'ya aldik. Oh ne guzel ucuza getirdik diye ben mutluluktan trilaylay diye takiliyordum. Eh az zaman kaldi oteli de ayarlamamiz lazim diye internetten arastirmaya basladik. Paris tamam kabul pahali bir sehir. Ama belki ucuz ve guzel oteli vardir da bizim haberimiz yoktur. Bir de kalan kisilerin yorumlari daha onemli oluyor.
Paris'de bildiginiz guzel (luks olmasi degil beklentim, orta karar bir sey kabulum) ve ekonomik otel biliyorsaniz benimle paylasabilir misiniz?

Kesfedilmesi Gereken Yerlerden Biri Tuzla Balikcisi

Bu pazar miskin miskin yatmaya adamistim kendimi. Zaten o kadar yorgun hissediyorum ki ruhum yataga yapismis gibiydi. Yine de gunu oldurmemek adina kalktim. Her hafta sonu yasadigimiz klasik nereye gitsek, nasil gitsek ikilemlerine basladik. Esim Ankara'li oldugu icin, Istanbul'un trafigini, kalabaligini sevmiyor ve biz plan yapana kadar gun bitiyor:) Arabayi da cikarmak istemiyoruz. Cunku en buyuk korkumuz dondugumuzde park yerinin kalmamasi :P
Neyse miskinliklerimizi bir kenara biraktik. Once Karakoy demistik, ama yagan yagmuru da dusunup vazgectik. Sonra bir arkadasimin ove ove bitiremedigi Tuzla Balikcisi aklimiza geldi. Hayatta beni en mutlu eden sey guzel hazirlanmis bir kahvalti... Ama evlendigimizden beri biraz aksatir oldum kahvaltilari. Cunku esim kahvalti yapmayi sevmiyor. Haliyle biraz onun istedigi biraz da benim istedigim olsun diyerek orta yolu bulmaya calisiyoruz. Haliyle bazi zamanlar gune kahvaltiyi atlayarak et, hamburger, balik yani yemek olarak dusuneceginiz ne var ise onunla baslayabiliyoruz. Bugun de o gunlerden biriydi. Acikcasi dunya kadar yol gittik Tuzla Balikcisi icin. Ama kesinlikle degdi.
Gider gitmez en basta menuyu istedik. Menuye bakinca acaba yanlis mi geldik dedim. Anlatilan mezelerin hic biri yazmiyordu. Zaten orada calisanlar da tavsiye uzerine geldigimizi anlamislardi. Benim de saskinligimi gorunce burda genellikle meze hazirliyoruz. 50 kadar meze cesidimiz var. Isterseniz onlardan getirelim, balik yemege yeriniz bile kalmaz dediler. Tabi acliktan karnimizda ziller calmaya baslamisken, hemen tamam tamam dedik. Inanamayacagimiz bir hizda mezeler gelmeye basladi. Hepsinin icinde baliga dair bir seyler vardi. Benim favorim patlicanli iskorpitli olan meze. Tabi meze dedigime bakmayin, onlar oyle dedi ama bence hepsi arasicak. Tabagimiz bosaldikca guveclerle gelip tabagimiza yeni meze getirdiler. Garsonlar son derece ilgili idi. Tamam artik catlamak uzereyim derken bir de bir tatli geldi. Dondurmali irmik helvasi ve volkan. Volkan sufleye benziyor. Neyse bugun yedigim herseyin tadi damagimda kaldi, Tuzla Balikcisi da tekrar gidilecek yerler arasinda yerini aldi:)

17 Aralık 2010 Cuma

Vicdanimi masaya yatirdim, lutfen siz de buyurun

Bu yaziyi yazip yazmamakla cok dusundum. Ama sen yazmazsan, ben yazmazsam kim yazar dedim. Bu memlekette birileri guzel seyler yapiyor, bari destek verelim istedim.
Bana bir arkadasim mail ile gonderdi de durumdan haberdar oldum. Su aralar habire alisveris yapmak, indirimleri takip etmek, alisveris sitelerinde gezmek en buyuk eglencem iken, esasinda benim herseyim var dedim. Pembe bir ayakkabim yok diye uzulmemi sorguladim. Esasinda hicbir seyi gercek anlamda ihtiyactan istemiyorum. Bir daha bir sey almasam, omrumun sonuna yetecek kadar kiyafetim var. Sadece begenmiyorum, alisveris yapmak ruhuma iyi geliyor vs gibi sebeplerle kendimce bahaneler uretiyorum. Kendiniz ilk elden ogrenin diye bundan sonraki kisimda `Cumhuriyet Portal`dan alinti yapiyorum.  Konunun ozu su...

"Van ADD'den çocuklara bot kampanyası

Van Atatürkçü Düşünce Derneği, Van'daki öğrenciler için 'Bir Çift Bot' kampanyası düzenledi. Kampanya kapsamında ADD Van şubesi hesap numaralarına yapılacak her bağış, kış günlerinin yaşandığı doğu bölgesinde çocuklara birer bot olarak geri dönecek.


Van Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği 'Bir Çift Bot' kampanyasının bugün 13. günü.
Van Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Murat Yiğit, kampanyaya dair şunları kaydetti: "Yıllardır terörün ve cemaatlerin baskı altına aldığı Doğunun küçük okumak isteyen çocukları şimdi kışla karşı karşıya. Kar yağmak üzere bu bölgede... Çocuklara yaklaşıyoruz ve sohbet ediyoruz bize diyorlar ki ( Siz 3-4 km ayağınızda ayakkabı olmadan 1 metre kar içinde yürüyebilir misiniz?) Evet değerli Cumhuriyetçiler, sevgili dava arkadaşlarım Atatürk Cumhuriyetine gönül vermiş dostlar siz yürüyebilir misiniz? O zaman bu çocuklarımıza EL UZATALIM... Biz küçükken Kızılayın askerin dağıttığı fındık ve leblebileri nasıl unutmadıysak bu küçük yürekler de Atatürkçüleri unutmayacaklar ve ilerde çocuklarına unutturmayacaklar. 20 TL'lik bot bedelini ADD VAN Şubesi hesap numaralarına bağış olarak yatıralım ve bu iletiyi paylaşalım."
Kampanyaya katılımın çok az olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam eden Yiğit şöyle devam etti: "Sevgili dostlar, ben ve dava arkadaşlarım uzun süredir doğuda her türlü örgüt ve cemaatle mücadele ediyoruz. Nerdeyse hergün tehditler aldık, kapımıza bombalar bırakıldı, Siyasi iktidar tarafından engellenmek istendik ama yılmadık devam ettik. 17 ayda binlerce insana Atatürk'ü anlattık.  Hiç umudumu kesmemiştim taa ki bugün bir cemaatçi hoca bana bakalım kaç öğrenci giydireceksiniz deyinceye kadar. Bugün kampanyamızın 13. günü ve şu an elimizde sadece 9 bot var. Evet artık burda her cephede canıyla savaşan ben ve dava arkadaşlarımın kolu kanadı kırıldı. Hep umudumuz vardı. Sizlerle bizlere destek olacağınızı, yalnız bırakmayacağınızı sanıyorduk. Ama şimdi yolda arkamıza baktık sadece arkamızda bize gülen alay etmeye başlayan bölücüler ve cemaatçiler kalmış. Teşekkürler tüm Atatürk Cumhuriyetini savunan dostlarıma dava arkadaşlarıma".
Bir botun bedeli sadece 20 TL... Van'da yaşayan çocuklar, bu kışı sizler sayesinde mutlu geçirsinler istiyorsanız aşağıdaki hesap numaralarına bağış yapabilirsiniz.
(İletişim, Murat Yiğit : 0 532 334 07 18)

Hesap No : Denizbank Van Şub. 2500-665216-351

IBAN :
TR35 0013 4000 0006 6521 6000 01


Kampanyanin 13. gununde sadece 9 bot. Bu kadar az degiller, degil mi? Murat Yigit ve onun gibiler yalniz birakilmamali, desteklenmeli...9 bot kime yeter, hangi cocugun ayagi isinir, hangisi donmaya devam eder.
Azcik sogukta bile Istanbul'da donduk diye laf ederken halimizi bir kez daha dusunuyorum ve bir de karda yalinayak yurumeye calisan o cocuklari. Blog camiasi ve blog okuyuculari bu cocuklari ayakkabisiz birakmayalim.

Sasirma Burasi Istanbul!

Bugun arkadasim bir fotograf gonderdi mail ile. Merakli taze bir tip oldugum icin, yaziyi atlayip hemen fotografi actim. Fotografi gorunce de ne guzel dedim.Tabi merakli haller devam ederken, acaba neresi burasi sorusuna cevap bulabilmek icin de maile dondum. Burasi Istanbul'mus.Hadi canim dediginizi duyar gibiyim. Sahsen ben dedim de:)
Fotograf Istanbul'un en yuksek binasi olan Sapphire'den 236 metre yukseklikten cekilmis. En ondeki bina Tekfen Tower'mis. Sonra Kanyon, Metrocity, TAT Tower ve Camlica Tepesi... Ben mailin yalancisiyim. Fotograf o kadar guzeldi ki paylasmak istedim.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Cilginlar gibi alisveris yapasim var

Butun bloglar indirimden bahsediyor, benim de su ara zamanim yok, cikamiyorum, ama esegin aklina karpuz kabugu dusmesi gibi bir sey. Acayip alisveris yapasim var, bu gazla gidersem zaten, vay benim halime:) Ben de hevesimi torpulemek icin mi desem yoksa hevesimi bilemek icin mi nedir bilemem alisveris sitelerine bakip bakip duruyorum. Internetten begendigim ayakkabi ve cantalarin bazilari...
Herhalde bir kizin ne kadar ayakkabisi, cantasi olursa olsun, yetmiyor ve benim hic ayakkabim/ cantam yok modundan kurtulamiyor. Bu da benim sorunsalim:(

13 Aralık 2010 Pazartesi

Kuafor de tek gecerim


Kadinlarin kotu psikolojisine birebir gelen ya kuafore gitmek ya da alisveris yapmak... Kuafor ve alisveris bir yandan kadin denen varligi bulutlar ustunde trilaylay diye mutluluktan sarkilar soyletirken, bir yandan da kadinin psikolojisini yerden yere vurabiliyor. Tabi bu durumda kadinin ruhunun yerle gok arasinda bir yerlerde can cekistigini unutmamak lazim. Ya tavan yapacaksiniz ya da tavan!
Bu dibe vurma olayi soyle oluyor: Alisveriste ya gaza gelip gereksiz bir suru sey almis oluyorsunuz tabi ufak tefek seylerin dunya kadar tuttugunu elinizde posetlerin coklugunu gordugunuzde anliyorsunuz ya da kuafore moral bulmak icin sac kestirmeye gittiginizde kotu bir kesimle aynada aglamakli suratinizi gordugunuzde...
Ama bir de kadini iyi hissettiren seyler var. Mesela guzel secilmis bir sac:) Ben de nihayet kuaforumu buldum. Yillardir kuafor koltugunda yuregim yerinden cikacak gibi otururum. Sonucta sadece uclarindan kesilsin dersin, daha makasi ilk atisinda anlarsin ki 1 parmak dedigin olmus sana 5 parmak. Yani kuafor koltugunda ezilip buzulursun, simdi soylesen bir turlu soylemesen bir turlu. Zaten kesilmis bir kere... Ya kuafor gicik olur da daha da keser diye bir sey diyemezsin kaderine razi sekilde bitse de gitsek modunda oturursun, begenmedigin o saci toplarim, yanlarindan tokayla tuttururum diye kafanda alternatifler gecirirken bulursun kendini. Bu anlattigim psikoloji yillardir benimdi, icsellestirmistim artik. Neyse ki tesadufen yeni kuaforumu kesfedene kadar... Grupanya gibi kampanya sitelerinden birinde Makas kuaforuyle ilgili bir cek almistim. Yesilkoy'deki Makas Kuafor hakkinda hic bir sey bilmeden, nasil olsa cogunlukla mutsuz kalkiyorum kuafor koltugundan, tanisam da referansli da olsa sonuc ayni diyerek gitmistim. Ve o gun sacimin kesiminden cok memnun kalmistim.Hatta yanimda bir arkadasim vardi. O da sacini yeni kestirmis olmasina ragmen bir daha kestirmek istemisti, zar zor ikna etmistik en azindan sacini bir kac ay kullan diye:)
Bu aralar baktim ki; sabah sabah erken kalkip sacimi duzlestirmeme ragmen, gun icinde isten buldugum herhangi bir kalemle tepede topluyorum. Baktim bir degil iki degil, o zaman anladim ki ben sacimdan sikilmisim. Yine kestirme zamanim gelmis. Eee o zaman adres belli...Yesilkoy Erdem Kramer Makas Akademi'den Emir. Giderken bir arkadasimin kanina daha girdim, birlikte gittik. Emir, Erdem Kramer'in ilk zamanlarindan beri yaninda calisanlardan. Tabi bu tecrubesi makasina, sac kesim stiline fazlasiyla yansiyor. Kuafor koltugunda ilk defa icim rahat,ilk defa sonucun surpriz olmayacagini bilerek oturuyorum.
Sac kesimi insanin psikolojisini duzeltirken, Makas'in mekaninda oturmak da insanin ruhunu dinlendiriyor. Adeta bir kafeye arkadasinizla bulusmaya gitmissiniz de, arkadasinizin gelmesini beklerken hosca vakit geciriyormussunuz gibi. Sandalyeyeler, masada yer alan guncel dergiler, cicili bicili sari komidinler ve fonda calan guzel kafe muzikleri...Daha ne olsun dedirtecek cinsten...
Simdi gun bitiyor, ruhum dinlenmis, psikolojim duzelmis... Eee bundan iyisi samda kayisi:)

Adres:Yeşilköy Mah. İstasyon cad.No:14 Yeşilköy Tel: 0212 573 00 78

12 Aralık 2010 Pazar

Yilbasi Geliyor

Malum yilbasi geliyor, her yer isil isil... Keske hep boyle isil isil suslu puslu olsa ortalik:) Bu hafta sonu Boyner ve Mudo'ya gittim. Boyner deki yilbasi suslerine bayildim. Belki hediye almak isteyenlere fikir verebilir diye paylasmak istedim.

Cam agaci ben de almak istyorum, evde olsa cok guzel olurdu, mutluluk verici bir sey. Ama bana ne oluyorsa bir anda anne muhabbettini kafamda kendi kendime yaparken buluyorum. Simdi yilbasi bitince ne olacak, ev cok mu buyuk sanki, nereye koyacagiz, tozlanir o:) Alla alla sanki hayatta herseyin mantikli ve pratik bir yani var gibi ben de yilbasi agacini sorguluyorum.

Evet yilbasi icin ufak tefek hediyeler, Boyner'den.




Liva cildirmis olmali-Ankara da Enfes Yemekler

Haftasonu Ankara'ya gitmemizin esas sebebi, 1 Aralik gunu esimin dogum gunuydu. Biz de ailece bir kutlama yapmak istedik. Aksam guzel bir yemek icin secenekleri dusunurken, aklimiza Liva geldi. Liva Pastaneleri:)
Dogru okuyorsunuz o bir pastane. Evet pastanenin hakkini veriyor ama bence daha fazlasi. Yemek menusu zengin, et yemeklerinin disinda hafif seyler isteyenler icin kumpir, hamburger, krep vs ne ararsan var. Tabi bu dediklerimin de kendi icinde bir suru cesitlisi var. Resmen menuyu gorunce gozum donuyor. O menuyu evimde istiyorum. Cevirip cevirip bakariz, agzimin suyu akarak:)
Tabi bu kadar zengin bir menu, benim karnimda zil degil resmen canlar caliyor,dedim ki bu aksam esimin dogum gunu, hedef 1'i o aksam bir kenara koydum(Bilmeyenler icin kisa bir hatirlatma: Zayiflamaya calisiyorum ve aksamlari sadece corba icmeye niyetim var-ki buaksam oyle yaptim, parantezi kapa :P) Tabi yemeklere bakiyorum ama o  da ne bir sufle sayfasi var, simdi bile dusundukce aklim gidiyor. Neyse dedim ben bir yemegimi yiyeyim, yer kalirsa kesin yiyecegim. Yemekler enfes, tadi damagimda hala. Yemeklerin fotograflari asagida. Birazcik ayip oldu, ne yediysek cektik gibi, flashsiz da guzel cikmiyorlar, biz de flashli cektik, cektikce de dikkat cektik. Allahtan kimse bir sey demedi de simdi bu fotograflari sizinle paylasiyorum. Yemek bitti, purelerden falan yemedim, sirf sufleye yer birakayim diye. Cikolatali sufle soyledik, 35 dakika surer dediler. Oyle yorulmustuk ki karli yollar, sabah erken kalkmalar, o kadar bekleyecek halimiz yoktu, ben de kavusamadigim suflemle katalogdan da olsa vedalastim.

Uzun lafin kisasi Ankara'ya yolunuz duserse, Liva'ya kesin ugrayin.  Hatta Liva Istanbul'a acilsin kampanyasi baslatalim:)

Ayrica, Cuma gunu annemlere ugramistik. O da cok guzel bir tatli yapmis. Elmali kremali cok hafif. Annemin yaptigi tatliyi da misafir geldiginde yapilacaklar listeme ekliyorum:)


Bolu ve Lapa Lapa Kar

Bu hafta sonu Ankara'ya gittik, onca kar yagisi uyarilarina aldirmadan. Gecen hafta kar lastiklerimizi almanin gaziyla, bir iki tereddut etsek de `Gideriz degil mi gideriz gideriz` dedik ve kendimi yollarda bulduk. Bu hafta sonu bu kadar kar yagacagini asla tahmin edemezdim.
Yolda bir cok kaza gordum:( Uzuldum:(
Bugun kar dune gore daha azdi. Neyse ki simdi evimizdeyiz, mutlu mesut:)
Yolda arabadan cektigim fotograflardan bazilari...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Motivasyonumu tavan yaptiracagim

Yine yeni bir yil geliyor, kendime ilk defa gecen sene bir liste yapmistim.2010'dan beklentilerim diye. Butun kisisel gelisim uzmanlarinin dedigini uyguladim, aklima degil kagida yazdim, ara ara da gozden gecirdim. Her gecirdigimde hedeflerimden biraz daha uzaktim. Bu sene yine sil bastan. Yazmam lazim. Oyle sadece benim gorecegim bir kagida degil, ulu ortaya yazmak lazim. Iste ben de buraya yaziyorum, beklentiniz yuksek olmasin, cunku niyetim sadece bir kac satir yazmak, yoksa listem uzun hangi birini yapayim diyorum ve bastan arkami donup gidiyorum. Isteeeee, basliyor. Dan dan dan dandiri dan:)
Hedef 1: Evlendim ya, duzenli yemek yapmalar, hababam yemeler derken, ben bir guzel kilo aldim. Dugun, yeni ev vs derken strese girer,gelinlige giremem diye korkarim, istahim her insan gibi kesilir ve zayiflarim diye dusunuyordum. Halt etmisim:)Yok yok artik umudum yok, o zamanlar bile istahim kacmadi ya daha da kacmaz. Bir de stresten yeme durumlarim var. Uzulsem, sevinsem sonuc ayni. Madem istahim yerli yerinde, fevkaladenin fevkinde, ben de istahimi duymamazliktan gelirim, buzdolabimin uzerine zapzayif bir mankenin fotografini yapistiririm ve az yeme seanslarina baslarim. Simdi buraya yazayim kilomu da bu da tarihe not dussun, kac kilo verirsem sizlerle paylasirim. Simdi 55 oldum, bu yaz 51 idim. Yazarken de offf diyorum. Biraz once de kocaman bir pizza yemis oldugumu da itiraf etmem lazim. Neyse efendim yedim, ondan donus yok, onumuzdeki maclara bakalim. Bundan sonra aksamlari corba ve meyve...Pilav benim neyime:) Hedeffffff! 55-4=51. Yani eskiden(sadece bir kac ay once) ne idiysem, simdi de o olmak:)

Hedef 2: Onumde mesleki bir sinav var. Bu benim kariyerim icin cok onemli. Calismadan gecmem imkansiz. Oturup adam gibi calismam lazim, oyle son geceye birakayim, nasil olsa gecerim diyebilecegim bir sey degil. En az bir kac ay duzenli oturup kasmam gerek. Ama ben ne yapiyorum? Burada kim blog yazacak, kim televizyon izleyecek. Ders calismamak icin insan bu kadar mi bahane uretir, calismayayim da butun evi bile temizlerim:) demiyecegimmmmm.... Bu sozler, bu faaliyetler eskide kaldi, artik mars mars hergun 2 saat ders calisacagim. Sinava girdikten sonra sonucu sizinle paylasirim.

Hedef 3:Bu yazacagim hedefi inanarak bir turlu yazamiyorum, sadece yapmam lazim diyorum. Spora gitmek. Hayatinda hic bir sportif faaliyette bulunmayan kisi olarak, bu cok zor. Evin yakininda bir spor salonu var, ona yazilacagiz. Aylik uyeligi kabul ediyorlar, digerleri gibi senelik degil. Ben de en azindan bir kendimi goreyim diye, aylik uyeligi tercih ediyorum. Spor yapan insanlar derler ya acayip bir mutluluk hormonu salgiliyorsun diye, ben de o hissi yasamak istiyorum.
Aklima gelen 3 oncelikli hedef bu. Bunlarin disinda baska bir sey daha var. Her firsatta mutlu olmaya calisacagim, uzuntulu hissettigim anda on/off dugmem varmiscasina mutlu olmak icin elimden geleni yapacagim. Motivasyonumu tavan yaptiracagim. Burada bu yaziyi noktalamam lazim, malum hedef 2. Gidip ders calismam lazim. Mars marssss!

30'luk kadının cevapsız soruları

Bugun bir mail geldi. 30 yas kadinin cevapsiz sorulari diye,bizim arkadaslardan herkes kendine uygun bir soru buldu:) Galiba herkesin bir noktada damarina basiyor bu sorular. Ben de sizlerle paylasmak istedim.

Ne yani şimdi 30'u geçtim mi?
Bir gün gelip de aynalara küsecek miyim?
Ömrüm tek tabanca mı geçecek, aklımı başıma toplayıp düzene uyup evlenmenin yollarını mı aramalıyım?
Şimdiki aklım olsaydı 20'li yaşlarımda aynı şeyleri yapar mıydım? İyi mi ettim, kötü mü?
Hiç gerçekten âşık oldum mu?
Annem gibi olmak ve annem gibi olmamak... Bu ince dengeyi nasıl tutturacağım?
Babam gibi bir eş bulmak ve bulmamak... Onun iyi yönlerine sahip, hoşlanmadığım huylarını taşımayan bir karşı cins var mı?
Kaç yaşıma kadar İstanbul'da yaşamayı kaldırabilirim?
Hayattaki yerimi genç bir kızın kapmasına ne kadar kaldı?
Allah aşkına istediğim gerçekten nedir?
Ne zaman 'çok geç' olacak?
Bugüne kadar hep A planıyla gittim, B planım hazır mı?
Çocuk istiyor muyum istemiyor muyum?
Meme operasyonuna kaç var?
Botoks'la tanışacak mıyım?
Kurduğum hayatı, yarattığım insanı beğeniyor muyum?
Mutlu muyum?
Artık mini giymemem mi lazım?
Allah'ın izniyle 40 yaşımda ölebilir miyim acaba?
Yoksa ben şizofren miyim?
Her zaman daha iyisi var mıdır?
Yetinmek mi, istemek mi?
Paşa gönlüm mü, nezaket mi?
Beni en çok kim sevdi?
Sevmeyi becerebiliyor muyum?
Soru sormalı mı, akışına mı bırakmalı?
Daha kaç yıl antidepresan kullanırım?

7 Aralık 2010 Salı

Git Basimdan!

Uzun zamandir gulmek istiyordum. Tabi ruh halim her gun hatta her dakika degistigi icin bazen de hungur hungur aglayasim da gelmiyor degil. Bazen`Oyle Bir Gecer ki` mi izlesem diye dusunuyorum. Kucuk Osman'in hallerine oturup aglasam rahatlar miyim? Bazen de diyorum soyle kahkahalarla gulmek istiyorum. Gecen aksam `Git Basimdan`a(Due Date) gittik.Esasinda evden cikarken `Av Mevsimi` ne gitme niyetindeydik. Sinemada karar degistirdik, biraz gulelim dedik. Bir de daha onceden `Felekten Bir Gece` (Hang Over) filmini izlemis olmam da karar surecimizi hizlandirdi. Veeee...Git basimdan` a iki bilet lutfen:)

Bu film tamamen sabun kopugu filmlerinden. Boyle filmlerde sanatsal acilar, gorsel solenler beklemiyorum. Tek olcut gulmekten karnimin agrima derecesi:) Soyle diyebilirim film boyunca cok guldum. Herkes ayni sekilde keyif almayabilir, ama ben sonuca bakarim, film ben de ise yaradi. Simdi tekrar neseli halimdeyim. Keske bir `On/Off ` dugmem olsa, azcik keyfim kacsa, ben dugmeme bassam, uzuntumu uzaya yollasam:) Ne guzel olurdu degil mi?

Simdi destek zamani

Dune kadar ben de bilmiyordum, ogrenince `Aaaaa dedim, ne alaka?`, sonra da boyle seyleri desteklemek gerekir dedim. Evet konunun ozu su: NewYork'un taksilerini tasarlamak ve üretmek üzere "Yarının Taksisi" adiyla bir proje baslatiliyor ve ihale aciliyor. Ta daaaa buyuk haber! Ilk uce giren firmadan birisi % 100 Turk. Adiyla namiyla `KARSAN`:)
Bu taksinin `Himm afferin onlara` dedirten yanlarindan birisi de tasarlarken engellileri de dusunmus olmalari. Bu taksi, yürüme engellilerin tekerlekli sandalyelileri ile sığabileceği ve  gorme ve isitme engelli kisilere de yardimci olacak aygitlarin yer alacagi sekilde tasarlanmis. Acikcasi engellileri dusundukleri icin de + 1 puan benden.

CNN'in sayfasinda da Karsan'in ilk ucte kaldigi yaziyor. Gidip de kendim sayfasindan goreyim derseniz lutfen soyle buyurun.

Karsan'in bu projede on plana cikmasini istiyorsaniz, siz de oy verebilirsiniz , o zaman iki tiktik

5 Aralık 2010 Pazar

Dunya Raki Haftasi

Almanlarin bira festivali, Meksikalilarin tekila senligi varken bizim nasil raki festivalimiz olmaz mantigiyla 2006 yilindan itibaren Dunya Raki Haftasi etkinlikleri kutlanmaya baslamis.Bizim bu zamana kadar bundan nasil haberimiz olmamis ben de ona sasiriyorum:) Bu sene ogrenir ogrenmez, hemen Kumkapi'da Capari Restaurant da yerimizi ayirdik. Iyiki de ayirmisiz, yoksa mumkun degil yer bulamazdik. Bundan sonraki gunler belki oyle olmayabilir. Biz dun aksam gittik, festivalin ilk gunuydu, Cumartesi gecesiydi, haliyle pek bir kalabalikti. Igne atsan yere dusmez denecek kadar...

Bu sene raki haftasi etkinlikleri kapsaminda olan mekanlar: Kumkapi, Cicek Pasaji, Balik Pazari, Kadikoy, Tomtom Sokak ve Samatya. Detayli bilgi icin iki tik tik.

Biz Kumkapi'daydik. Gece hayli eglenceli idi, butun mekanlar sanki yilbasi gibi isiklandirilmis, goz aliyordu.
Yol boyunca muzisyenler, dansozler geciyordu. Dum tek tek, her masada herkes gobek atiyordu:)



Yeni Raki sponsorlugunu konusturmus, her yerde Yeni Raki'ya ait birseyler vardi. Biz de Yeni Raki'nin dagittigi teflerden aldik. Artik evde tefimiz var:) Bir de gece sonunda masa masa dolasilarak raki severler sertifikasi dagitildi. Eee artik ben de bir sertifikali raki severim. En iyisi cv'me ekleyeyim:P

Bu da yeni raki dilek agaci.
Butun gece boyunca cok eglendim. Gayet keyifliydi. Gecenin bombasi ise Nuri Alco ile fotograf cektirenler kervanina bizim katilmamizdi. Simdi dusunuyorum da biz gidip fotograf cektirdik mi? Evet evet gercekten yaptik. Simdi acayip guluyorum:) Anı oldu mu bence oldu:) Hatta donuste taksiye bindigimizde, esimle taksi soforu konusmaya basladilar. Esim Nuri Alco da oradaydi,esim de gitti fotograf cektirdi deyince. Adam pohhaaaahhh diye gulme krizine girdi. Alemsin abla dedi. Simdi iyi birsey mi dedi, kotu birsey mi dedi, bilemedim:)


Guzel Bir Dugun Davetiyesi

Gecen gun bir arkadasim dugun davetiyesini verdi. Herhalde su ana kadar en cok begendigim dugun davetiyesi bu oldu. Normalde bu tarz  seylerde cok meragim olmadigi icin, bir de nasil olsa cope atilacak mantigina sahip oldugum icin nikah davetiyesi, nikah sekeri gibi seyleri cok onemsemem. Kendi davetiyem icin de sadece bir kac yer gezdim ve ilk begendigim davetiye son kararim oldu. Cok icime sinmisti, sirindi, cop adam ve cop kadin.Herhalde yine gitsem aynisini secerim.
Lakinnnnnnn....
Arkadasimin bu davetiyesine bayildim, cok sade beyaz bir karton uzerine. Cizimler cok sevimli. Ben de sizlerle paylasmak istedim.

Gelin ve Damat yazisini ben sildim:) Davetiyede gelinle damadin isimleri yaziyordu. Bu ikinci davetiye fotografinin altinda nikaha dair bilgiler vardi. O yuzden eklemedim.
Ben cok begendim, belki dugun hazirliklari arifesinde olanlar vardir. Fikir verebilir:) Anladiniz siz onu:P

3 Aralık 2010 Cuma

Bu kolyeyi cok sevdim

Mart ayi icin Paris'e bilet aldik. Paris romantik sehir. Ask sehri...Paris demisken, Uyuz Cadi' nin blogunda cok seker bir Paris kolyesi gordum, cok begendim, kesinlikle ben de almaliyim dedim. Baktikca insani mutlu edecek bazi seyler vardir ya bu da oyle bir sey. Belki siz de bakmak ve almak isteyebilirsiniz diye, paylasmak istedim.

Seninki kaç santim?

Baslik enterasan, hatta bazi internet sitelerinde, forumlarda konuya fazlasiyla baska boyutlardan deginilmis. Yaratici bir baslik olmus, ilgi cekiyor. Bu bir Greenpeace kampanyasi. Yavru baliklarin avlanmasini, tuketilmesini engellemek icin. Mail adresinle uye oluyorsun, arkadaslarini bu kampanyaya destek vermek icin cagirabiliyorsun, amac insanlari bilinclendirmek, kitlelere ulasmak ve gelecek nesillere bu balik cesitliligini miras birakmak.

"Bugün dünya denizlerindeki büyük balık türlerinin yüzde 90'ı, toplam balık türlerinin ise yüzde 60'ı tükenmiş durumda.

2050 yılına geldiğimizde ise dünyadaki balık stokları tükenecek. Türkiye'de durum farklı değil...Balık stoklarımız ve balıkçılık can çekişiyor. Endüstriyel avcılık arttıkça, yumurtlama zamanları ve yerlerinde avlanıldıkça balık stokları hızla azalıyor, balıklar azaldıkça daha çok yavru balık avlanmaya ve satılmaya başlanıyor. Yavru balık avlandıkça ve satışı devam ettikçe de türler üremeye fırsat bulamadığı için durum daha da vahim hale geliyor. "*
Unutmayalim `Kucuk balik yoksa buyuk balik da yok! `
Kampanyaya siz de destek vermek isterseniz buraya tiklayin.
*Bu bolum Greenpeace'in sayfasindan alinmistir.

2 Aralık 2010 Perşembe

Galada bizim ne isimiz var?

30 Kasim aksami icin Bakirkoy Senfoni Orkestrasi Konseri'ne biletimiz vardi. Biz de evde yemegimizi yedik, konsere gidecegiz. Normalde boyle sanatsal faaliyetlerde ozenli giyinmeye onem veririm. Bir ay once de `Tersine Dunya` oyununu izlemeye gitmistik. Tiyatroya gidiyoruz ya ben de ozenerek giyinmistim. Esim de rahat bir sekilde giyinince, ben de kendimi kokona gibi hissetmistim. Bu sefer de senfoni orkestrasini dinlemeye gidiyoruz ya, esim de konserlere ozellikle onem veriyor. Bu sefer de O ceket, gomlek bir guzel giyindi. Ben de sweat t-shirt, kot pantalon, spor ayakkabi kombinasyonuyla gayet rahat giyindim.
Atakoy'de bulunan Yunus Emre Kultur Merkezi'ne gittik. Disarisi bir kalabalik bir kalabalik. Herkes simsikirdak. Ben de icimden habire kendime sayiyorum kizim salak misin, kime tribin, niye boyle giyindin vs.
Icimden habire bu dusunceler geciyor, bir yandan da esimin yaninda kendimi dershaneden cikmis liseli kiz gibi hissediyorum. Bir de etrafa bakiyorum, neyse konseri bu kadar dinlemek istemeyecek olsam, kesinlikle evime gidecegim. Biz de biraz erken gitmisiz, disarida oyalaniyoruz. Bir baktik kameralar. Biz de Allah Allah diyoruz. Onemli bir konser galiba. Neyse kalabalik salona girmeye baslarken, biz de kalabaliga uyuyoruz, kimse kapida bilet kontrolu yapmiyor. Yerimizi buluyoruz ve oturuyoruz. Yerimiz ise ayri bir bomba. En onde 2. sira. Salon yavas yavas doluyor, kameralar herkesi cekiyor ve ozellikle ondekileri:( Bir de sahnede anlayamadigimiz oduller var. Ben de icten ice supheleniyorum, orkestra sahnenin neresinde, arka sahne cok mu genis vs vs. Yanimizdaki bir bey ile konusmaya basliyoruz. Gayet akli basinda konusmalar, yanimizdakine `bu aksam ozel bir aksam mi' diye sorana kadar hersey normal. O an gala gecesi oldugunu ogreniyoruz ve tabi ne oldugunu bilmeden gelisimiz de haliyle adam tarafindan garip karsilaniyor ve konusma o anda kendiliginden sonlaniyor.
Sonra sunucu sahnede yerini aliyor, Ismet Kuntay tiyatro odullerinin sahiplerini bulacagini soyluyor. Biz hala saskin. Konserde niye tiyatro odulu verilir ki derken, her sey sunucunun aciklamasiyla aydinliga kavusuyor. Megersem o aksam `Akli Havada` adli oyunun gala gecesi varmis. Ben hala saskin oldugum icin, bir an gecen ay gittigimiz Tersine Dunya adli oyunun sahnelecegini dusunuyorum. Ayni oyunu ikinci kez izleyecegiz vs derken, jetonlar trink trink diye dusuyor, bu oyunu izlemedik diye.
Derken perdeler aciliyor. Ve `Akli Havada` adli oyun sahneleniyor. Konusu itibariyle cok begendim. Biraz gunumuze gondermeler vardi.
Tiyatrodan cikiyoruz, eve gelene kadar butun yol boyunca guluyoruz. Senfoni orkestrasi dinleyecegiz diye kendimizi gala gecesinde buluyoruz hem de benim en liseli halimle:) Gala gecesi bizim neyimize:)