Sayfalar

28 Mart 2014 Cuma

BU VATAN BİZİM

Havalar güzelleşti, ağaçlar çiçek açtı, sokaklar resmen bahar kokuyor ama ülkemizin gündemi o kadar kasvetli ki bunların hiç birinin önemi kalmıyor. Seçime bugünle beraber üç gün kaldı. Bu seçim başka seçim, önemi o kadar büyük ki...Ya ülkenin geleceğinin aydınlığa çıkması ya da daha kasvetli günlerin belirmesiyle sonuçlanacak.

Şimdi düşünün ki ülkenin en tepesindekilerin yolsuzlukları ayyuka çıkmış, hırsız resmen çalarken yakalanıyor ve iş üstünde yakalanmasına rağmen, ev sahibini bir güzel suçlayabiliyor. Biz ne zaman bu kadar ahlak yoksunu bir ülke olduk. Ar damarımız ne zaman bu kadar çatladı? Dinden imandan bahsedenlerin, telefonda paraları sıfırla, bizim saat ne oldu gibi konuşmaları, "Selamün aleyküm" ile başlıyor, rüşvetin geleceğini duyunca "Allah razı olsun" ile bitiyor. % 99'u Müslüman bir ülke diye geçiniriz, Allah'ın adını vererek nasıl vicdanlar bu durumu kabul eder oldu?

Resmen akıl tutulması yaşıyoruz son zamanlarda. Bir çocuk ekmek almaya gitmişken, polisin nişan alması sonucu öldü. Ölüm karşısında ne söylenebilir ki? Daha ötesi var mı? Çocuğu ölmüş bir kadın nasıl yuhalatılır? Kaldı ki bu çocuk eyleme de gitmiş de olabilirdi. İnsanlar kendi düşüncelerini ifade edebilmeliler. Bizlerde olmayan ve boş buldukça avm, rezidans yapılan meydanlar, yurt dışında insanların bir araya toplanabilmeleri için var. Biz de aman boş olursa bir araya gelirler zihniyeti var. Neden korkar olundu bu kadar öteki berikinden? Ne zaman bu kadar ayrıştık? Ne zaman benim bakanım, benim valim olundu?

Biz-siz olarak bugüne kadar toplum bu kadar ayrışmamıştı. Bugüne kadar farklı görüşte komşular olsa da biri namaza camiye gittiğinde, diğeri akşam keyfi için meyhaneye gittiğinde, bu durum kimseyi rahatsız etmezdi. Hoşgörü vardı, malesef baştaki birilerinin en mazlumu oynaması sonucu bunlar oldu. Bakan çocuklarının, kendi çocuklarının yolsuzlukları ortaya çıktı. Camiye ayakkabı ile girdiler, camide içki içtiler diye -caminin imamı öyle olmadığını söylese bile- ülkeyi velveleye verdiler; esasında kendi türbesine füze atmayı niyetlendiği öğrenildi. Aylarca Kabataş'taki kadının fantezisini başbakan sahiplendi, benim bacıma bunları yaptılar diye meydanlarda bas bas bağırdı. Kadıköy vapurundan inenler ise bacı kavramının çok dışında tutuldu. Her olayı öyle büyüttüler ki bu toplumun yarısını yok saydılar, beğenmeyen çeksin gitsin dediler, şehitler kelle oldu, birileri SAYIN oldu.

Kanıma dokunuyor. Biz ki imkansızlıklara rağmen, Kurtuluş Savaşı'ndan alnımızın akıyla çıkmış bir milletiz, biz kadınlar ki herkesten önce seçme-seçilme hakkı verilmiş bir milletin kadınlarıyız, bu vatan bizim, bu bayrak bizim, bayrağımızın renginin şehitlerimizin kanlarından geldiği ilk okul hayat bilgisi konusu değil, bunlar bizim geçmişimiz, bu değerler bizim bugünümüz, geleceğimiz...

Bu ülke kolay kazanılmadı, lütfen bu Pazar günü herkes vatanını, bayrağını düşünsün. Bir oydan ne olacak denmesin, oy kullansın. Aydınlık günlerin tekrar belireceği günlerin gelmesi umuduyla...

6 Mart 2014 Perşembe

Tomato Fresh Italian

Son zamanlardaki en büyük keşfim Tomato Fresh Italian. Ankara'da şuana kadar en beğendiğim restoran diyerek iddialı bir şekilde cümleme başlayabilirim. Girer girmez mekanın ambiyansı bana buranın havası başka dedirtti. Geniş tavanlar, ferah alanlar...Restoranda her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Ve işin ilginç yanı bu restoranın açılalı daha bir ay bile olmamış ama sanki yıllardır burası var, işte öyle bir şey!!!

İlk başta zeytin&zeyinyağı ile muhteşem ekmekler geliyor. Menü birbirinden cezbedici ürünlerden oluşuyor. Çok yeni bir mekan olmasına rağmen, domates çorbasının ünü almış yürümüş. Bilerek gittiğim için hemen taş fırında domates çorbası sipariş verdim. Eşim de sebze çorbası söyledi. Çorbanın sunumu da güzeldi, tadı da. Zaten mekanın adında da domates geçiyor, siz oradan bir çıkarımda bulunun artık:)


Ara sıcak olarak da ızgara sebze söyledik. Rejim yapanlar için çok lezzetli bir seçim, şu aralar ne kadar dikkat etmeye çalışsam da böyle güzel restoranlarda bir amannnn diyerek siparişimi veriyorum:)


Yemek olarak da taş fırında lazanya ile makarna siparişi verdik. Lazanya çok güzeldi, makarnanın adını tam hatırlamıyorum ama içinde limon aroması vardı ve muhteşemdi.Ayıla bayıla yedik.



Son olarak da tiramisu siparişi verdik. Tiramisuya ise bayıldım. Uzun zamandır yediğim en güzel tiramisu diyebilirim. Ankara'da İtalyan restoranlarını yazmaya devam ediyorum ve bu İtalyan restoranını gönül rahatlığıyla öneriyorum. Hafta içi de hafta sonu da dolu oluyormuş, o yüzden rezervasyon yaptırmadan gitmemenizi öneririm.


Ve fiyatlarını merak edenler için menünün fotoğrafları:
 





Yoğun bir saatte gittiğimiz için mekanın fotoğraflarını çekemedim. Sadece bir kare:

Ve gitmek isteyenler için adres: Park Caddesi. No:15/A Çayyolu Ankara
Tel: 0312 219 00 19
Web: http://www.tomatofreshitalian.com/

Kubilay Sakarya ile Üçüncü Yıl Partisi


Moda konusunda hem akımları takip eden hem de kendi tarzıyla moda konusunda öncü olan Kubilay Sakarya'nın blogunu açmasının 3. yılını kutladık bu hafta sonu. Tabi kendisi sadece moda hakkında değil, seyahat, yemek ve dekorasyon konularında da çok güzel yazılar yazıyor.

3. yıl partisini Italic'de kutladık. Hem Ankaralı bloggerlar hem de İstanbullu bloggerlar bir araya geldik. Uzun zamandır görüşemediğimiz arkadaşlarımızı görmüş olduk. Kubilay açılış konuşmasını yaptı, sonrasında Zülal ile çektikleri videoyu barkovizyonda izledik. Çok keyifli bir akşam geçirdik. Nice senelere olsun Kubilay.

Kubilay açılış konuşmasını yaparken:

Eee bizim de selfie miz olmasın mı:)

Son zamanlarda muhabbet etmekten fotoğraf çekmeyi unutuyorum. Bu fotoğraflar için Gamze'ye teşekkür ederim. Etkinlik yazıları devam edecektir. Takipte kalın!

4 Mart 2014 Salı

Makkarna

Hem sıcak, hem İtalyan, hem cool hem de romantik...Ankara gibi gri bir şehirde, küçük dokunuşlarla kendinizi İtalya'da gibi hissedeceğiniz bir yer. Yıllardır övgüsünü duymama rağmen, bu sene açılışı yaptım. Çok beğenince eşime de seni öyle bir yere götüreceğim ki mutlu olacaksın dedim. Yemeklerden de servisten de memnun kaldık. Lafı uzatmayayım Reşit Galip Caddesi'nde yer alan Makkarna'dan bahsediyorum.

Burası şirin bir mekan, çok büyük değil, hatta küçük bile denile bilinir; ama ona rağmen masaları tıklım tıkış doldurmamışlar. Özellikle bahçesi çok daha fazla masa alabilecekken, masaların arasında yeterince aralık bırakmışlar. Böyle olmasını severim. Masa örtüleri İtalyan işi gibi; kırmızı beyaz pötikare. Daha ne olsun:)

Masaya gider gitmez zeytinyağı ile pamuk gibi ekmek geliyor. Menüsünde salata, makarna, pizza vs var. Herkese hitap ediyor. Baştan söyleyeyim porsiyonları gayet büyük, o yüzden doymam diye düşünüp fazla fazla sipariş vermeyin. Birazdan yayınlayacağım fotoğraflara da aldanmayın, eşimle ben dışarıda yemek yemeyi ve farklı tatlar keşfetmeyi sevdiğimiz için  iki kişi olsak da dört kişilik sipariş veririz. Bir gün biz de öğreneceğiz inşallah kişi başı sadece bir şey sipariş vermeyi:) Dedim ya porsiyonlar yeterince büyük, mesela bir tabak makarna sipariş verdiğinizde yüzde doksan doyarsınız. Hatta ben ilk gittiğimde tabağımdaki makarnayı bitirememiştim.

Burası sevgilinizle de arkadaşınızla da gelebileceğiniz bir yer. Şahsen arada sevgiliyle şarap eşliğinde muhabbet etmek ve hem yemekten keyif almak hem de şarabın etkisiyle biraz çakır keyif olmak için ideal.

Bundan sonra fotoğraflar konuşsun:

Başlangıç olarak salata, edibe(kırmızı köz biberli olan) ve güveçte taze domatesli deniz mahsullerini sipariş verdik.


Ana yemek olarak da pizza ve tavuk göğsüne sarılı jambonlu risotto sipariş verdik. Geçen sefer makarna yediğim için bu sefer farklı bir şey denemek istedim. Makarnalarını günlük olarak hamurlarını kendileri yapıp, kendileri kesimlerini yapıyorlar. Pizzaları ise Türkiye'nin en ince pizza hamurlu pizza ödülünü almışlar. Gerçekten bu kadar incesini yemedim. Benim tercihim dört peynirli pizzaydı. Genellikle bir yerde ilk defa pizza yiyorsam, dört peynirli ilk tercihim oluyor. Bir yandan basit bir yandan zor bir seçim çünkü herkes güzel yapamıyor. İyi yapan da farkını ortaya koymuş oluyor.Tavuk göğsüne sarılı jambonlu risottoya gelince, eşim bunu sipariş verdiğinde macera olduğunu tahmin etmiştim. Bende iz bırakmadı. Hem risotto hem makarna hem de tavuk çok karışık. Risotto ise ortalamaydı. Bence burada özellikle makarnalar tercih edilmeli.
 


Tatlı olarak da sufle söyledik. Sufleyi pek önermeyeceğim çünkü bir nevi ıslak kek gibiydi. Akışkanlığını kaybetmişti. O kadar beklemeye değmedi. Sufleyi tavsiye etmiyorum. Bir dahaki sefere diğer tatlıları deneyeceğim. Belki bu seferlik bize gelen sufle kötü olmuş olabilir belki ileride bir şans daha verebilirim:) Tekrar gitmek için bahane olsun değil mi?

Ve gittiğim yerlerde, gitmek isteyenler olabilir diye ya menünün fotoğraflarını çekiyorum ya da fiyatlarını not alıyorum. Sonuçta gitmeden fiyatlar hakkında bilgi sahibi olmayı ben de seviyorum. İşte menüden fotoğraflar:









Gitmek isteyenler için adres: Reşit Galip Caddesi No:89/2  GOP ANKARA

Yakında başka bir İtalyan Restoranını daha yazacağım. Şimdilik afiyette kalın:)