Hamamönü

Gecen haftasonu Ankara'da nerede kahvalti yapsak diye arastirmalara başladim. Eşim kahvalti yapmayi sevmez, ben ise üç öğün kahvalti yapabilirim. O kadar severim yani.

Arastirmalarimi  uzun zamandir gitmek istedigim Hamamönü bolgesine yogunlastirdim. Liva Osmanli Mutfagi'nin acilmis oldugunu gorunce, karari aninda verdik ve soluğu aninda Hamamönü'nde aldik.

Ve buraya iyi ki gelmisizi ilk dakikada dememe sebep olan eski model arabalarla karsilastik. Ben  yolda bile eski bir Amerikan modeli araba gorsem, o araba uzaklasana kadar arkasindan bakarim. Bu arabalara bayilirim. Hepsinin ayri ruhu olduguna inanirim. Bir de o arabalar nasil genis nasil genis! Sanki 2 oda bir salon ev mubarek:) Arabalarin bazilari cok bakimliydi, hayran olmamak elde degil. Bazi arabalarda yillar oncesine ait olmasina ragmen dort pencere otomatikti. Bu duruma baya sasirdim tabi:)

Simdi fotograflar konuşsun, ne anlatsam boş, muhtesem bir sey bu arabalardan birine sahip olmak. Gun muhtesem giderken, daha da guzel hale getirecek bir olay oldu.  Esimle bu arabalarin kayitli oldugu dernegin yetkilisi Mesut Bey ile tanistik. Normalde bu arabalara dokunmadan fotograf cektirmenize izin verilirken, Mesut Bey'in arabaya binmek ister misin sorusu karsisinda hemen kendimi arabanin icinde buldum:) Bundan guzel surpriz mi olur :) Arabanin ıcindeki kucuk kafa benim:)

 Daha bir suru fotograf var ama acayip uykum da var. Konuya kahvalti ile baslamistik degil mi:) Konunun ozunu de kacirmayayim, Liva Osmanli Mutfagi muhtesem, kesinlikle tekrar tekrar gidilesi bir yer. Bir kac fotograf da yemeklerden olsun, hadi iyi geceler:)

Not: Çok memnun kaldığım için misafirlerimi götürdüm, ilk gittiğim zamanki lezzetlerden eser yoktu. 2. deneyimim kötü olunca, 3. kez gitmedim.