Sayfalar

21 Temmuz 2013 Pazar

Belgrad




Belgrad’a Zvornik sınır kapısından kolayca geçtik. Belgrad’ın gece hayatı çok güzel dense de biz geç bir saatte gidince, direk otel bulup uyuduk. Oteli önceden ayarlamadığımız için, booking.com u açtık, kriterlerimiz merkezi olması ve otoparkının bulunmasıydı… Tash Butik Otel’de kaldık. Butik otel dendiğine aldanmayın, Türkiye’de butik oteller gerçekten güzel. Burasından öyle bir beklentinizin olmaması lazım. Park yeri dediği de otelin önündeki iki arabalık yer, eğer o iki arabalık yerin dışına park ederseniz, cezayı otel karşılıyor. Sabahleyin arabamızda bizi ceza bekliyordu:) Resepsiyondaki kişi cezayı aldı,biz ödeyeceğiz dedi. Herhalde öderler diye düşünüyorum:) Otel temizdi, oda çok küçüktü. Şehir merkezine yakın bir lokasyonda olması ise avantajdı. Beklentisi düşük olanlara tavsiye ederim.

 Belgrad’a daha önceden de gelme fırsatım olmuştu. O zaman da şimdi de düşündüğüm şey aynı…Avrupa havası var ve kadını erkeği çok ama çok güzeller… Bence Rusların güzel diye adı çıkmış, Ruslar'a güzel diyenler bir de Belgrad’ın kızlarını görmeliler:) Sava Kilise’sini gördük, önceden gittiğimde kapalıydı, şimdi içine de girdim, tadilat devam ediyordu. Çok etkileyici bir kilise olduğunu söyleyemem.



 Sonrasında bizim İstiklal gibi meşhur caddesi olan Khez Mihailova Caddesi'ne gittik.Alışveriş yapmak isteyenler için güzel dükkanlar var. Yurt dışı gezilerinde gezmeye geldik, alışverişe değil mantığıyla hareket eden bir çift olduğumuz için, yoldan geçerken vitrinlere göz atmak dışında alışveriş ile bir bağımız olmuyor. Bu cadde boyunca hediyelik eşya satan küçük büfeler var. Mıknatıs, rüzgar gülü, biblo vs. Ben daha önceki gelişimde aldığım için bu sefer buradan almadık. Yemek için de gözünüze güzel gelen bir yere oturabilirsiniz. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi cadde ortasında küçük yuvarlak masalar yanlarında sandalyeler, keyifli gözüküyor. Biz beğendiğimize oturduk ama aklım Vapiano'da kaldı. Belgrad'da var, yemekleri de güzel gözüküyordu. Biz yürüdükten sonra, tekrar Vapiano'ya dönmediğimiz için başka yerde yedik.



 Bu da yolda gördüğümüz bir cafenin vitrini. Çok şirin değil mi?



Orada gözümüze güzel gözüken bir restorana oturduk, yemeğimizi yedik. Bir şehirden keyif almak bence biraz da aceleye getirmeden yol üstünde geleni geçeni izleyebileceğin, havasını koklayabileceğin bir yerde oturmaktır. Yemek için baya oturduk, serinlemek için limonata söyledik. Limonata biraz vasattı. Limonatanın içine nane at, yeşil elma dilimleri at biraz süsle püsle değil mi ya…Bizimki gayet doğaldı, içinde çekirdeği de vardı, şekeri de arzuna göre kendin ekliyorsun. Yemekler ise güzeldi. Eşim özellikle keyifle yedi.




Sonrasında ise Kalemeydan adlı yere gittik. Tepeden manzarası çok güzel.



Hansel ile Gretel Nasıl Olduk?

Dönüş yolunda rotamızı belirledik, garmine de yazdık. Sonrasında bizi bir ara yola soktu. Bildiğin toprak yol, biraz gittik boşver geri dönmeyelim devam edelim dedik. Sonrasında zaten istesek de dönemeyeceğimiz bir yola girmiş olduk. Ev yok, yol yok, ormanın içi, ancak tek bir aracın geçebileceği ve o tek aracın allah bilir daha önce ne zaman geçtiği belli olmayan bir yol, toprak yol bitti, taşlar başladı. Topu topu 10 kilometre belki ama benim için ızdırap yolu oldu. Taşlık yolda lastik patlasa hiçbir şey yapamayız. Veya bizi birisi öldürse, kimse bizi bulamaz, hayatımda bu kadar gerildiğimi bilmiyorum. Bir zaman sonra bir ev gördük. Kocaman bir köpek havlamaya başladı. İki Sırp evden çıktı, ben arabada koltuğa resmen yapışmışım, eşim indi arabadan. İngilizce bilmiyorlar. Artık beden dili ile anlaşma noktasına geldik. İleride yol var mı yok mu vs…Devam edin tarzında bir şeyler dediler. Nereli olduğumuzu sordular. Türk desen bir türlü demesen bir türlü. Eşim Türküz dedi. Eşim sempatik karşıladıklarını düşünüyor, ben pek anlamadım. Neyse devam edin dedikleri yol, asfalt bir yola çıktı sonunda… Resmen Hansel ile Gretel olacaktık. Böyle bir maceramız oldu bizim de:) 


Belgrad  ile ilgili detaylara girmiyorum. Önceden nasıl olsa yazmıştım diye…. İsteyenler buradan ulaşabilir.

Belgrad’dan sonra tekrar Saraybosna’ya döndük. Saraybosna’yı gezdik. Umut tüneline gittik ama gezinin son günlerinde Saraybosna’yı daha kapsamlı gezdiğimiz için, şimdilik Saraybosna’yı burada noktalıyorum. Nasıl olsa devamı gelecek...

4 yorum:

  1. yine harika yerler, fotolar, yemekler :)

    YanıtlaSil
  2. Canım yazılarını yeni gördüm..Ve bu yazınıda bir heyecanla okudum ki anlatamamm..Gözümün önüne siz geldiniz, o anı bende yaşadım resmen..Aman allah korumuş sizide sağ sağlm yanımızdasınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla Allah korudu aklıma gelince o anları hatırlıyorum çok gerilmiştim:(

      Sil

Yazımı okuduysan, yorum bırakman beni mutlu eder.