Sayfalar

18 Ekim 2013 Cuma

Trilye


Yıllık izninizi kullandınız veya daha iyi bir tatil planı için ileriye dönük biriksin diyorsunuz. Ama bir yandan da iş stresi, şehrin karmaşası derken kendinize bir mola verip, soluklanmak, kafanızı boşaltmak; üstelik bu dediklerim hem iki günlük hafta sonu tatilimde olsun, hem de çok param gitmesin diyorsunuz. Bu ikilemleri esasında hepimiz dönem dönem yaşıyoruz ve internete girerek "acaba haftasonu için nerelere gidebilirim", "İstanbul’a yakın sakin yerler nereleri" gibi anahtar kelimelerle aramaya başlıyoruz. Bir başkasının tecrübesi bizim hayallerimiz olabiliyor… Trilye benim için tam da böyle bir yerdi, gidenlerin memnuniyetinden etkilenmiştim ve  en kısa zamanda ben de Trilye’ye gitmeliyim diyordum. Gidince benden önce gidenlerin ne demek istediğini anladım.

Öncelikle Trilye’ye gelmenin kilit noktası Mudanya’ya ulaşmak. İstanbul’dan gelenler için deniz otobüsü veya hızlı ferbiot en hızlı ve rahat yol olsa gerek. Bursa Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsü (BUDO) seferleri ve İstanbul Deniz Otobüsü (İDO) hızlı feribot seferleri ile Yenikapı ve Kabataş'tan Mudanya’ya gelmeniz, iskeleni önünden yarım saatte bir geçen minibüslerle de Trilye’ye ulaşmanız mümkün. Mudanya-Trilye arası 20 dakika kadar sürüyor


Trilye’nin ismi ile ilgili de değişik rivayetler mevcut. Birincisi, Hristiyan din adamları İznik’te toplanmış ve İznik Konsili adı verilen olayda başpiskoposla, üç rahip ters düşünce, bu üç rahip aforoz edilmiş ve Trilye’ye gelmişler. Bu üç papazdan sonra (Tri, üç demek ve ilya da papaz demekmiş), bu yörenin adı Trilya olmuş. Diğer bir rivayet ise, Trilye Latince’de "barbun balığı" demekmiş. Bu bölgede de barbun balığının çok çıkması üzerine, bu yörenin adı Trilye olmuş. Bir çok yerde bölgenin adı Trilye olarak geçse de, 1963 yılında Zeytinbağı olarak değişmiş



Trilye’de uzun yıllar Rumların yaşamasından ötürü Rum mimarisi hakim ve bu sebeple Trilye Yunan kasabalarını anımsatıyor. Aya Todori Kilisesi’ne bir kubbe eklenerek camiye çevrilmiş ve adı Fatih Cami olmuş. Şu an cami olarak hizmet vermeye devam ediyor. Bu kilisenin haricinde Trilye’de Kemerli Kilise, diğer bir adıyla Resimli Kilise var. Bu kilise tarihte duvarlarına resim yapılan ilk kilise olması özelliğiyle büyük bir önem taşısa da bakımsızlığı karşısında insan hayrete düşüyor. Duvarları yıkılmış, içeri girmenin mümkün olmadığı harabe halinde bir kilise. Keşke tarihi açıdan bu kadar önemli olan kilise korunsaymış. Trilye’nin en görkemli yapısı ise Taş Mektep. Sultan Abdulmecit zamanında Batılılaşmayı hedefleyen reformlar sürecinde modernleşme adına ülkenin bir çok yerine okullar yapılmış. Bu okullardan birisi de burası. Bu görkemli bina da maalesef kullanılamaz durumda. Avrupa’da olsa çok güzel bir şekilde restore edilip, turizm amacıyla kullanılabilinirdi. 


Trilye’de yapılabilecek şeyler arasında, bu şirin eski Rum köyünde bol bol fotoğraf çekmek, sahilde yer alan balık restoranlarından gözünüze kestirdiğiniz yerde rakı-balık keyfi yapmak, deniz manzaralı bol esintili banklarda oturup manzara izlemek ve kitap okumak ve son olarak tepede yer alan Çamlı Kahve’de günün yorgunluğunu atmak için bir kahve içmek sayılabilinir. Çamlı Kahve’de otururken, yaz olmasına rağmen, tepede yer aldığı için püfür püfür esen rüzgarında, denizin kokusunu içinize çekip huzur bulacaksınız. Dönüşte ise Trilye hatırası olarak zeytin ve zeytinyağı alabilirsiniz. Trilye’ye kadar gelmişken, zamanınız kalırsa Türkiye Cumhuriyeti tarihi bakımdan önemli olan Mudanya’yı da ziyaret edebilirsiniz.
Not: Bu yazım Sırt Çantalılar sayfasında yayınlanmıştır.

2 yorum:

  1. sevgili Lulu,
    dün kozbeyli köyü'ndeydik de aklıma gelmişti tirilye, benzetmiştim biraz...
    biz 2012'ye orada girmiştik:
    http://pinkket.blogspot.com/2012/01/tirilye-zeytinbag.html
    aslında 2 yazdır, denize girme amaçlı da gitme planımız var ama kısmet olmadı;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hım Kozbeyli'yi de ben araştırayım, yazını da okumaya başlıyorum:)

      Sil

Yazımı okuduysan, yorum bırakman beni mutlu eder.