Havalar güzelleşti, ağaçlar çiçek açtı, sokaklar resmen bahar kokuyor ama ülkemizin gündemi o kadar kasvetli ki bunların hiç birinin önemi kalmıyor. Seçime bugünle beraber üç gün kaldı. Bu seçim başka seçim, önemi o kadar büyük ki...Ya ülkenin geleceğinin aydınlığa çıkması ya da daha kasvetli günlerin belirmesiyle sonuçlanacak.
Şimdi düşünün ki ülkenin en tepesindekilerin yolsuzlukları ayyuka çıkmış, hırsız resmen çalarken yakalanıyor ve iş üstünde yakalanmasına rağmen, ev sahibini bir güzel suçlayabiliyor. Biz ne zaman bu kadar ahlak yoksunu bir ülke olduk. Ar damarımız ne zaman bu kadar çatladı? Dinden imandan bahsedenlerin, telefonda paraları sıfırla, bizim saat ne oldu gibi konuşmaları, "Selamün aleyküm" ile başlıyor, rüşvetin geleceğini duyunca "Allah razı olsun" ile bitiyor. % 99'u Müslüman bir ülke diye geçiniriz, Allah'ın adını vererek nasıl vicdanlar bu durumu kabul eder oldu?
Resmen akıl tutulması yaşıyoruz son zamanlarda. Bir çocuk ekmek almaya gitmişken, polisin nişan alması sonucu öldü. Ölüm karşısında ne söylenebilir ki? Daha ötesi var mı? Çocuğu ölmüş bir kadın nasıl yuhalatılır? Kaldı ki bu çocuk eyleme de gitmiş de olabilirdi. İnsanlar kendi düşüncelerini ifade edebilmeliler. Bizlerde olmayan ve boş buldukça avm, rezidans yapılan meydanlar, yurt dışında insanların bir araya toplanabilmeleri için var. Biz de aman boş olursa bir araya gelirler zihniyeti var. Neden korkar olundu bu kadar öteki berikinden? Ne zaman bu kadar ayrıştık? Ne zaman benim bakanım, benim valim olundu?
Biz-siz olarak bugüne kadar toplum bu kadar ayrışmamıştı. Bugüne kadar farklı görüşte komşular olsa da biri namaza camiye gittiğinde, diğeri akşam keyfi için meyhaneye gittiğinde, bu durum kimseyi rahatsız etmezdi. Hoşgörü vardı, malesef baştaki birilerinin en mazlumu oynaması sonucu bunlar oldu. Bakan çocuklarının, kendi çocuklarının yolsuzlukları ortaya çıktı. Camiye ayakkabı ile girdiler, camide içki içtiler diye -caminin imamı öyle olmadığını söylese bile- ülkeyi velveleye verdiler; esasında kendi türbesine füze atmayı niyetlendiği öğrenildi. Aylarca Kabataş'taki kadının fantezisini başbakan sahiplendi, benim bacıma bunları yaptılar diye meydanlarda bas bas bağırdı. Kadıköy vapurundan inenler ise bacı kavramının çok dışında tutuldu. Her olayı öyle büyüttüler ki bu toplumun yarısını yok saydılar, beğenmeyen çeksin gitsin dediler, şehitler kelle oldu, birileri SAYIN oldu.
Kanıma dokunuyor. Biz ki imkansızlıklara rağmen, Kurtuluş Savaşı'ndan alnımızın akıyla çıkmış bir milletiz, biz kadınlar ki herkesten önce seçme-seçilme hakkı verilmiş bir milletin kadınlarıyız, bu vatan bizim, bu bayrak bizim, bayrağımızın renginin şehitlerimizin kanlarından geldiği ilk okul hayat bilgisi konusu değil, bunlar bizim geçmişimiz, bu değerler bizim bugünümüz, geleceğimiz...
Bu ülke kolay kazanılmadı, lütfen bu Pazar günü herkes vatanını, bayrağını düşünsün. Bir oydan ne olacak denmesin, oy kullansın. Aydınlık günlerin tekrar belireceği günlerin gelmesi umuduyla...
ağzına sağlık yasemincim! umarım daha güzel günler daha aydınlık yarınlara uyanırız. Bu kadar göz önünde olan çalan ve insanları sömüren bu kişiler artık gider! gider ve ülkemiz yine bahar havasına bürünür
YanıtlaSil