Sayfalar

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Firarperest ve Pismanlik

Biraz once Elif Safak'in Firarperest adli kitabini bitirdim. Kitap Elif Safak'in birbirinden farkli konularda yazdigi yazilari iceriyor. Romanlarini daha cok sevdigim icin, bu kitaba basladigimda her biri ayri yazi seklinde yazilmasini biraz garipsedim.Hatta en basta sevmedim. Okudukca yazilarda degindigi bazi noktalarda kendimce birseyler buldum ve secilmis olan cumleleri,bana animsattiklarini sevdim. Bu kitaptan en cok aklimda kalan Yusuf Atilgan'in Oguz Atay'in unlu eseri Tutunamayanlar karsisinda suskunlugudur. Bence herkes kendince birseyler bulabilir asagida satirlarda.

.................................................
Yusuf Atilgan'in 1980'lerde Oguz Atay'i kaybettikten sonra yazdigi bir yazi var, diyor ki: " Gunlerden bir gun , bir paket geldi bana. Actim icinden bir kitap cikti: Tutunamayanlar.Kitap imzaliydi ve icinde soyle bir yazi vardi: "Ilgileneceginizi umarak..."
Yusuf Atilgan bu kitabi okur, cok da sever.Ama bunu hicbir zaman Oguz Atay'a soylemez."Benim okudugum kitap o kadar muthis bir eserdi ki, boyle muazzam bir kitabi kaleme alan birinin daha nice eserler yazacagini dusundum.Benim yorumuma, iltifatima, soyleyecegim iki cift lafa ihtiyaci olmadigini dusundum.Dolayisiyla hicbir zaman takdirlerimi ona iletme geregi duymadim." Ama aradan seneler gecer, ortak bir arkadaslarindan oyle bir sey isitir ki, bu hadiseyi yeniden hatirlamasina sebep olur. "Ben Yusuf Atilgan'a kitabimi gonderdim, ama kendisinden tek bir kelime bile duymadim, Tek gordugum kayitsizlik oldu" demistir Atay.Bunu duyan Yusuf Atilgan cok pisman olur; ancak gectir artik. Oguz Atay vefat etmistir. Ve Atilgan bu aniyi anlatirken der ki: "Eger bugun hayatta olsaydi, ne yapar ne eder muhakkak onu bulur, karsisina gecer, yuz yuze ona kalemini ne kadar takdir ettigimi soylerdim".
.....................................................
Esasinda gunluk hayatta da bir cok konuda biz de boyle davranmiyor muyuz? Sahsim adina oz elestiri yapacak olursam, guzel seyler cok guzel olsa bile bazen, bizim soyledigimiz iki cift lafa ihtiyaci mi var ki diyerek, dusuncemizi kendimize sakliyoruz, sikayet etmeye gelince herkese, guzel bir sey var ise sadece kendimize sakliyoruz. Yusuf Atilgan'in yasadigi pismanligi yasamamak, keske yasasaydi ne yapar ne eder soylerdim demek yerine, firsatimiz varken,deger verdigimiz, begendigimiz seyleri soylemeliyiz bence.Herkesin duymaya ihtiyaci vardir. Sizin de.... Benim de...Herkesin!
 
Not: Noktalar arasinda yazdigim yerleri Elif Safak'in Firarperest adli kitabindan(Sf.185) yazdim. Emege saygi diyerek atlamayayim dedim:)
fotokaynak

Geri Sayim Basladi

Bayram tatilini dort gozle bekliyorum. Bozcaada, Ayvalik, Cunda ve Assos turuna katilacagim. Tabi tur son dakika iptal olmazsa bayramda kucuk bir tatil kacamagi yapacagim. Ege'ye gitmek basli basina benim icin mutluluk sebebi...
Yemekleri, zeytinyagi, sokaklari...Offf!  Ege'ye yerlessem ne guzel olur, bir piyango ciksa ve kendi otelimi, restoranimi acsam...

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Saklikoy

Gecen hafta iki gun egitim icin Saklikoy'e gittim. Polonezkoy'e (Istanbul) cok yakin bir yer. Sanki henuz kesfedilmemis gibi. Gecen sene de bu otelde kalmistim. Begenmistim. Istanbul'a yakin bir yer arayanlara, haftasonu tatil kacamagi yapmak isteyenlere, bir yere gitmek istiyorum, uzak olmasin ama huzurlu da olsun diyenlere....Ta daaam iste fotograflar....

Egitim kismini direk atlayip, keyif kismina geciyorum. Egitim bittikten sonra hemen kitabimi kaptim, kendimi hamaga attim.

Iki tas fonu gorur gormez, aaa buradan ne guzel fon olur deyip, parmak arasi terliklerimi cektim:) Baliklar sevimli ama degil mi?

Salincaklari gorunce hoooopppp bir bulutlara bir topragaaaa:) Bir ileriiii bir geriiii:).

 Egitimin bitmesi aksami buldu, haliyle hava da serinledi. Havuza giremesem de fotografini cektim.
Bu da keyif salincagi. Muhtemelen tatil amacli gidiyor olsaydim, sabahleyin erken kalkip,sabah serinligini hissederek kitabimi bu salincakta okumak isterdim. O kadar uykucu biriyim ki kesin iki sayfa okuyup salincakta uyuyakalirdim.

Burasi da otel odalarinin bir bolumu.
 Otelin alani oldukca genis. Boyle yesillik mesillik gorunce hemen evlenecek arkadaslarimi aklimdan gecirdim ne guzel kir dugunu olur burada diye:) Sirf kendimizi dusunmuyoruz yani:)
 Otele ait bir de binicilik kulubu var amma velakiinnnn ben hayvanlardan korktugum icin yakindan sevemiyorum. Varsa yoksa uzaktan...Cici at! Tatli at! Tabi bunlarin hepsi uzaktan! 
Korkak Lulu!
 Vee gece! O ne soguk oyle! Bize ates yakacagiz dediklerinde, bu atesin isinma amacli olacagini idrak edememisim. Siz siz olun hirkanizi alin:)

21 Ağustos 2011 Pazar

Blogger N'lerini Seçiyor !

Bir İnce Ses bir anket başlatmış. Blog dünyasının EN'lerini seçiyoruz. Uzun uzun incelemek icin buraya isinlayayim sizleri....

Benim seçimlerime gelince...

En İyi Tasarıma Sahip Blogger : French oje, Giz'li Teras, Pucca Gunluk

En Güncel Blogger : Wear a Smile

En Meraklı Blogger : Mia Wallace

En Çok Gezen Blogger : Ayse's World,

En Çok Bilgilendiren Blogger : Francesca MckennittEzgi'nin Gunlugu

En Çok Eleştiren Blogger :Blog Mania,  Memento Mori

En Çok Kendini Anlatan Blogger : Turuncu Masallar, Laliş ,

En Akıcı Yazan Blogger : Leah, Mia Wallace, Lacivert Ojeli Kiz 

En Aşık Blogger : LaVieEnRose,  Tubitos,

En Çok Güldüren Blogger : Pucca Gunluk, Stockholm Sendromu, Mia Wallace

En Keyifle Okunan Blogger: E.n.k

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Gidenlerin Ardindan



Bir tabutun ustunde bir fotograf olacaklar, gazetedeki listede bir isim, 10 sehit derken bir sayi...Arkada biraktiklari icin bir sevgili...Bir evlat...Bir es...Bir baba....Kelimenin anlamina agir kacacak kadar cok sey ifade edecek geride biraktiklari icin.

Geride biraktigi cocugu veli toplantisina babaniz gelsin dediginde boynu bukuk kalacak,
Hastalikta saglikta bir omur boyu diye evlendigi esi, bir omrun bu kadar kisa olacagindan habersiz, yalniz kalacak,
Askere gidecek kadar koca adam olsa da bir anne-baba icin yine cocuktur netice de, sehit dusup hic buyuyemeyecek olsa bile....

Gazetelere bakiyorum simdi, gidenlerin ardindan... Gidenleri dusunuyorum, bizler icin olenleri...Kalanlari dusunuyorum...Bizler icin yalniz kalanlari...

Benim icim aciyor, kelimeler gercekten bos, bir omur bitti gidenlerle...
fotokaynak

Uc Film Birden

Ara sira aklima gelir en sevdigim film hangisi diye, "EN"leri secmek soz konusu olunca secim yapmak gercekten zordur ! Birini secerken baska birini oksuz, yetim birakirmiscasina aklim digerinde de kalir. En sevdigim muzisyen, en sevdigim kitap, en sevdigim siir veya en sevdigim kitap yoktur. Ammmma velakin bu saydiklarima bakinca en sevdigim filmleri secmek benim icin daha kolaydir. Pardon kolay mi dedim.Esasinda hic de kolay degil, ama digerlerine kiyasla, sizlere en sevdigim uc filmi yazabilirim.

Uc film de nereden cikti derseniz, Mia'cim beni mimlemis. Mim Konusu: "Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi (Üçlemeler üç film olarak sayılacaktır), neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın."
Izlemekten hic sikilmayacagim ve defalarca izleyecegim film: Cinema Paradiso.
Unlu bir yonetmenin cocuklugunu, gencligini ve sinema tutkusunu anlattigi Italyan yapimi bir film. Bu filmin konusunu hic bilmeden, evde baska bir film yok diye izlemeye baslamistim, 2 saat 35 dakika nasil gecti anlamadim. Film izlemeye baslarken bu filmin en sevdigim film olacagini tabi ki bilmiyordum. Kesinlikle sicacik bir film, hele o yonetmenin cocukluk halini o kadar sevdim ki. Bence sinemaseverseniz, bu filmi kesinlikle izlemelisiniz. Hayatta hersey herkeste iz birakmaz ama diyebilirim ki bu film bende iz birakti.
fotokaynak

Ikinci filmim: La Vita E Bella (Hayat Guzeldir): Yine Italyan filmi. Ilk yarisi ile gulduren, ikinci yarisi ile huzunlendiren. Roberto Benigni'nin Kar ve Kaplan filmini de sevsem de bu filmi ayri bir yere koyarim.
fotokaynak



Ucuncu filmim ve kesinlikle her bayram sabahi ozellikle izlemek istedigim ve televizyonda ne zaman gorsem isi gucu birakip yine keyif alarak izledigim film: Neseli Gunler...
Fotokaynak

14 Ağustos 2011 Pazar

Gicik Oldugum Konular

Kiz Kiza Toplandik beni uzun zaman once mimledi, araya o kadar zaman girmesine ragmen ancak cevaplayabiliyorum. Mimin konusu: Beni gicik eden durumlar...

Bu konuda uzun uzun dusunup kendimi gicik etmek istemedigim icin, kisa kesecegim ve ilk aklima gelenleri yazacagim.

1. Ilk gordugunuzde senli benli konusan insanlar. Ornek vermek gerekirse, bilet alacagim zaman gise gorevlisinin kaca alacan diye sormasi

2. Gereksiz yorum getiren insanlar. Ornegin, otobus icin bilet almak istiyorsun, telefonda adam sana 4 numarayi veriyorum en onden dediginde, arka siradan istedigin zaman, bence en onden al, ne guzel bogaz manzarasini seyrede seyrede giderdin demesi....Yani o ne gereksiz yorum oyle!

3. Avrupa Yakasi Selin tadinda konusan kizlar:  " Ben" yerine "Ban"diyenler,-e leri -a okuyanlar. Bir kac ornek cumle: "- Narde okuyosssuan", "Kendine çok iyi bakıyosuun tımaam maa?" ...


4. Yemek yapmamayi marifet sayanlar: Yani bugune kadar yemek yapmaya ihtiyac duymamis olabilirsin ama ben patates kizartmayi bile bilmem diyerek kendi ile ovunen kizlar, bir de isi abartip annem beni el ustunde tutardi, beni mutfaga bile sokmazdi diyenler. Yok bizim annemiz evde bize kulkedisi muamelesi yapardi, olmamis buralari da sil derdi! Yani oyle bir sekilde soyluyorlar ki sanki biz yemek yapmayi bildigimiz icin, annemiz bizi hic sevmemis, bir tek onlar el bebek, gul bebekmis. Hadi oradan!

5.Apachi model erkekler: Laleli civarindan alinmis sahte D&G, diesel kotlariyla gezen, ustune giydigi gomlegin dugmelerini acarak butun bogrunu bize gosteren, son model cep telefonlariyla, 4 kisi bir sahin model arabaya dolusup, laf atan tipler...

....Bu liste uzar gider, o yuzden kisa kesiyorum.Yoksa dunya kadar gicik oldugum sey vardir.
fotokaynak

9 Ağustos 2011 Salı

Canakkale-Sehitlik

Canakkale'ye gitmisken, sehitlikleri ziyaret etmeden olmazdi. Bizim icin sehit olanlarin mezarlarinin arasinda gezdikce, onlar da gencti, karisini, cocugunu, ailesini bir kenara birakip, vatan dediler ve olume gittiler diye dusunmekten kendimi alamadim.

Buralari gezerken, inanilmaz bir ruh hali icersindeydim. Yazarken bile suan rahat yazamiyorum.



Gencecik insanlara bu siperlerin mezar oldugunu dusundukce ve hala su zamanda bile sehit haberleri aldikca, bizim icin olen insanlara uzuluyorum.

Burasi Atamiz'in saatine kursunun isabet ettigi yerin oldugu bolge

Sehitlik Abidesi

Toprak diye bastigimiz yerler icin vatan diyerek kanlarini akitan insanlarin, o kanlari bizler icin doktuklerini unutmayalim.

Saroz Korfezi ve Sorf

Tatilin sonuna dogru Saroz Korfezi'nde yeni bir sorf okulunun acildigini duyduk. Tabi benim esim aktivite adami, bu sorf okulunu duyar duymaz, cantamizi topladik ve yine yeniden yollara dustuk. Iyi ki de oyle yapmisiz. Canakkale uzerinden feribotla Eceabat'a gectik. Soyle soyleyebilirim. Istanbul'da Kilyos gibi yerlerden, dip dibe guneslenmekten biktiysaniz, gurultuden bunaldiysaniz, bu sorf okulunun bulundugu yer tam size gore. Istanbul'a sadece uc bucuk saatlik mesafede. Keske yazin basinda kesfetseydim,her haftasonu firsat buldukca giderdim, hatta firsat yaratmak icin resmen cabalardim:) Kisa bir ozet geceyim. Burasi Kabatepe Limani'na 5 kilometre mesafede bir yer. Kum Oteli'nin bunyesinde hizmet veriyor. Ama otelden bagimsiz. Illa ki gidince o otelde kalmak zorunda degilsiniz. Otele gelince, otele girer girmez iki katli binalari gorunce, apart daire zannediyorsunuz. Ama oyle degil:) Ayrica, karavan bolumu de var, karavaniniz var ise tercih edebilirsiniz. Almanya'daki en onemli kamp dergilerinden birinde buraya iliskin bir yazi yazilmis diye duydum, ama kendim okumadim, bana diyenlerin yalancisiyim:) Otele gelince, temiz odasi, acik bufe yemekleri ile guzeldi. Biz bir gece kaldik, sorf okulunu merak ettigimiz icin gittigimizden, otel hakkinda daha yazmayacagim:)

Sorf okulunun adi: Storm Windsufing Center


Sorf okulu icin sunu diyebilirim, islerinde uzman sertifikali kisiler egitimi veriyor. Baslangic, gelisim ve ileri seviye egitim programlari var. Benim gibi spor yapan birisi degilseniz, birden derinlesen sularda, sorf board'unun uzerine cikmak icin fazlasiyla debelenmeniz gerekebilir. O derin sularda sorften her dustugunuzde tamam ben bu isi birakiyorum diyebilirsiniz. Yani ben biraz kolayci bir tipim, pes edebilirim, daha baslamadan kustum diyebilirim. O yuzden benim icin baslangiclar onemli. Yavas yavas olacak,cok zorlamayacak. Dur yaaa ben neden bahsediyorum. Konudan uzaklasmayalim. Demeye calistigim burada sular birden derinlesmiyor, usul usul. Yani board'dan dustum,sularin derin olmamasi sebebi ile ben bile hoopppp diye ustune cikabilirim:) Yani sorf yapmayi denemisligim bile yok, sanki hop oraya hop buraya cikabilirim gibi yaziyorum, bilmiyorum ozguven mi geldi:) Bu suyun birden derinlesmemesini sevdim, en azindan bir kere de olsa deneyebilirim degil mi? Evet evet!

Bir de sorf ders fiyatlari Alacati'ya gore oldukca makul. Hatta oyle ki biz sorf ders ucretini(4 ders) sordugumuzda, biraz sasirip, Euro mu diye sorduk. Eee ders ucretinin makul olmasi, insani denemek icin daha da tesvik ediyor. Bizim tatilin sonuna denk gelmesi sebebi ile bir gun kalabildik, o yuzden deneyemedik. Ama en yakin zamanda "Lulu sorf ogreniyor" basligini gorurseniz sasirmayin derim:)

Bu da sitelerinde buldugum videolari:



8 Ağustos 2011 Pazartesi

Karaburun-Lipsos Otel

Lipsos Otel diger adiyla Ata'nin Yeri (Izmir Karaburun'da). Burasi bu yaz icin tek plan yaptigim yerdi. Kucuk ve Butik Oteller Rehberi'nde gorunce, buraya gelmeyi cok istemistim. Daha sonra bloglarda arastirmalara basladim.Ovgu ustune ovguler... Dunyanin ucundaymis hissi veren en guzel oteller diye bir seri yapilsa acik ara birinci olurdu denilen yerde ben de muhakkak 1 gun kalmaliydim.Bir kere Izmir'den sonra o yol bitmek bilmiyor, insani cildirtiyor,65 kilometre iceride, git Allah'im git bitmiyor. Ben acaba vaz mi gecsek diye dusunmedim degil. Karaburun'a gelince de oh soyle vardik diyemiyorsun, 9 kilometre kadar Yeni Liman'a gidiyorsun.
O kadar yorulduk ki varir varmaz odamiza esyalari birakip, deniz kenarina keyif yapmaya indik. Odalara gelince klimasi var, yastiklarda eskiden kalma danteller, masanin ustunde etaminler odayi sirin hale getirmis. Burasi iddiasiz bir yer, yani luks bir yer beklentiniz olmasin. Sirin seylerle mutlu olan bir insan oldugum icin dantelleri gorunce, eskiyi animsatti ve benim hosuma gitti.
Hemen denize gittik dedim ya...Simdi de denizden bahsedeyim: Denizi bence oldukca soguk, sanki altta soguk su kaynagi var, ayaginizi bastiginiz yer donuyor, ust kismi ise ilik. Nasil bir sey anlamadim gitti, bir de denizin dibi ve kumsal taslik. Benim gibi kumu sevenlerdenseniz, bu kumsali begenmeyebilirsiniz.
Burada konaklama ucretine sabah kalvaltisi ve aksam yemegi dahil. Yemekleri o kadar ovgu alinca, itiraf etmeliyim, biraz da o kadar yolu yemekleri tatmak icin gittim. Bir de o sikici yollarda araba kullanan esime, yemekleri ballandira ballandira anlattim. Yok kendileri yapiyorlarmis, her giden mezelere bayilip geliyormus vs vs.Burada ogle yemegi konaklama ucretinize dahil degil ama istediginiz seyi soyleyince, pisirip getiriyorlar. Bu koyda tek otel biziz, cikinca lokanta vs yok, bize de muhtacsiniz gibi bir yaklasimlari yok. Ogle yemegi icin siparis vereceginiz herseyin fiyati gayet makul. Adami enayi yerine koymaya calismamalarini gercekten takdir ettim.

Aksam yemegi oncesinde deniz manzarasi esliginde limonatami ictim. Cok guzel bir limonataydi.

Limonatimi ictigim ve aksam yemegimizi yedigimiz yerin manzarasi gayet hostu.Kumsal taslik olunca dalga sesleri inanilmaz guzeldi. Hatta odamizdan dalga sesleri duyuluyordu.
Otel'in goruntusu
Aksam yemegini resmen sabirsizlikla bekledim. Buranin guzel yani, belirlenmis bir yemek saati yok, su zamanda yiyecegim diyorsunuz-yarim saat onceden soylemeniz yeterli- hemen hazirliyorlar. Meyve ve sebze ne varsa kendi bahcelerinde yetistiriyorlarmis. Baliklari da kendileri tutuyorlarmis. Mezeler icin super diyemeyecegim. Kesinlikle kotu demiyorum ama anlattiklari gibi sahane vs de degil. Ortalama seviyede. Orada burada okuduklarimdan sonra yemekler sahane diye dusunmustum, dedigim gibi Ege mezelerini cok seven ve farkli yerlerde her firsatta yiyen biri olarak, muhtesemdi, parmaklarimi yedim gibi seyler diyemeyecegim.
Ayrica, Kucuk ve Butik Oteller Kitabi'ni de orada uzun uzun inceleme firsati buldum. Bence bu kitabin cikis amaci gayet guzelmis. Ilk kitapta bence gercekten sifirdan kesifler yapmislar ve gercekten begendikleri yerleri yazmislar. Ama daha sonra cikan sayilarinda, bence butik diye dusunebilecek otellerin reklami amacli yazilmis. Dogru durust elestirel bir sey yok kitapta,  tamamen ovgu...Neyse efendim, bu kitabi sevmedim ozetle.

Ertesi gun hazirlanan kahvalti guzeldi. 
Lipsos Otel'i ortalama sevdim. Sessiz, sakin guzel bir yer, bagris cigristan, dim tis muzikten uzak, aceleye gelmeden dakikalarin gectigi bir yer. Yoluna gelince, cok uzak. Yemekleri standart balik restorani mezeleri. Bir kere gelip gormek, kendinizle kalmak, hamaga uzanip kitabinizi okumak, sadece denizi seyretmek ve dalga seslerini dinlemek icin ideal bir yer. Dedigim gibi bir kere gidip gormek icin ideal, ama ben ikinciye gidecegimi sanmiyorum. Bir de sunu da soylemeliyim buraya gelip te 3 hafta kalanlar varmis.Yani siz de sevebilirsiniz, bana bakmayin. Artisiyla, eksisiyle yazmaya calistim. Simdilik arrivederci:)

Sakar Gecidi-Kahvalti

Sahane Kahvalti
Gokova(Akyaka) taraflarina gidecek kisilerin bu guzel kahvaltidan haberleri olsun istedim. Mugla'dan Marmaris yoluna dogru giderken, Sakargecidi yolunda sag tarafta kalan bir dinlenme tesisi var. Deniz manzarasi esliginde kahvaltisi sahane. Yedigim her lokmadan keyif aldim, yolunuz duserse diye sizlere de tavsiye etmek istedim.

Manzara da kismen asagidaki gibi:)


Knidos

Datca Yarimadasi'nin en ucunda yer alir Knidos.  Ege ve Akdeniz'in birlestigi eski bir sehir. Datca'ya kadar gitmisken, Knidos'a ugramadan gelmek olmazdi. Manzarasi ile insani buyuleyen bir sehir. Muhtemelen onceden insanlar buraya gemileri ile gelmisler, manzarayi gormusler ve bir daha da gitmemisler:) Arabayla gideceklere onerim yol haritadan bakinca kisa gibi gozukse de baya suruyor ama gittiginizde karsilastiginiz manzaraya bakinca, geldigime degdi diyorsunuz. 


Knidos'a girerken sizi karsilayan manzara


Baya buyuk bir sehir. Icinde 5000 kisilik bir tiyatrosu var .Tipik bir Yunan tiyatrosu. Oditoryum bir yamaca dayandirilarak olusturulmus.
Tepenin ucunda bir fener vardi, buraya cikmak guzel olurdu, ama o kadar sicakti ki, cikmayi goze alamadim

Ve son olarak ben:)

7 Ağustos 2011 Pazar

Datca Aktur

Datca Aktur...Yillardir adini duyardim, ilk defa gittim. Burasi hakkinda oncelikle demem gereken sey: Ben burada huzuru buldum ve mumkunse orada yaslanmak istiyorum. Adimimi atar atmaz sevdim, her yerde kus sesleri, hafif bir esinti, yolda yururken yuzu gulen insanlar.O mutlu yuz ifadeleri bosuna degil, insani mutlu eden bir yer, her sabah kendiliginden saat kurmadan erken kalktim. Hem de dinc ve dinlenmis hissederek! Simdi keske oraya donebilsem.
Hikayeyi basa saracak olursak, Datca Aktur'un adini yillardir esimden duyardim. Turkiye'deki en guzel yazlik sitelerinden biri hatta bence birincisi diye:) Esimin ailesinin orada yazligi var, ben de bu sene ilk defa gidebildim. Siteye adimimi atar atmaz, burayi sevdim. Tepeden bakinca agaclar arasinda neredeyse gozukmeyen evler, iki tarafinda da koy var, ortasina da Aktur kurulmus. Mavi bayrakli plaji var. Bir taraf dalgali olunca diger koya gidiyorsunuz. Kitabinizi kaptirmis okurken, kendi kendinize bir dakika diyorsunuz, basinizi kaldirip etrafa baktiginizda herhalde burasi cennet diyorsunuz.

Aktur'da cilgin aktiviteler yok, oyle disko falan da yok, yemekten sonra sahil boyunca yurume, aksam sevgilinizle yildizlari seyretme, hafif ruzgari ve oksijeni hissederek keyif yapmak var.

 
Bir agacin altina uzanip, dalga sesleri esliginde, kitap okumak oyle keyifliydi ki...

 Burada guneslenmek de ayri guzel:)
 
Oturup yildizlari  seyrettigimiz banklardan bir tanesinin manzarasi...
Bu da cimleri sulama etkinligi:)

Datca Aktur ben de bundan sonra gidecegim tatil beldelerini begenmememe sebep olacak bir yer izlenimi yaratti. Huzuru buldum, her animdan ayri bir keyif aldim,kisacasi burayi cok sevdim.

Aklimi orada biraktim, neden dondum diyorum simdi, yarin ise gidip, birikmis milyon tane maili dusundukce bir off cekesim geliyor. Halbuki bu saatlerde ne guzeldir yildizlar Aktur'da...

Gokova

Tatilde ilk duragimiz Gokova'ydi. Internet sitelerinden, bloglardan en huzurlu tatil koseleri diye arastirma yapinca Gokova ovguleri toplamisti. Ilk rota belli olmustu.Vardigimizda acikcasi aradigimi pek bulamadim. Hatta bir nevi hayal kirikligi yasadim diyebilirim. Haftasonu olmasi sebebi ile oldukca kalabalikti.Ben sessizlik, huzur arasam da etraftaki kalabaliktan ve cocuk bagrislarindan, kopruden nehire atlamak icin kuyruga girmis yurdum delikanlilarindan sonra burada aradiklarimi bulamayacagimi anladim. Ama sunu da belirtmek de fayda var. Uzun bir yoldan geldigimiz icin, vardigimizda aksamustune yaklasiyordu. O yuzden meshur tekne turlarina katilamadik. Tekne turlari ile cok daha keyifli bir Gokova gezisi olabilir.

Halil'in Yeri arastirmalarimda Gokova'da yenilecek guzel yerlerden bir tanesi diye geciyordu. Kaldigimiz otelin sahibi Halil'in Yeri icin, guzel ama buranin en pahali restorani dedi. Bize Cennet'i onerdi. Zaten bu restoranlarin bir cogu Azmak Deresi'nde pespese, gidince hosunuza giden birisini tercih edebilirsiniz. Hepsi hos gozukuyorlar. Azmak'da  biz Cennet Restoran'ini tercih ettik. Mezeleri, baligi oldukca lezzetliydi. Bir de gidecek olanlara tavsiyem Gokova'da cok sinek var, sinek ilaci almadan gitmeyin:)


Ertesi gun yola cikacagimiz icin erken kalktik, ama buraya kadar gelmisken, Gokova'nin en guzel koyu diye bahsedilen Akbuk koyu'na gitmeden donseydim, kesin aklim kalirdi. Biz arabayla gittik. Eminim ki denizden  de cok guzeldir. Yol boyunca gittigimiz yol cok guzeldi. Akbuk koyu'na gelince gercekten cok hos, gidilmesini tavsiye ederim. Ama kimlere.....Dimtis dimtis muzik aramayanlara, kumsaldan beach beklentisi olmayanlara, mojito yerine gazoza tamam diyenlere:) Yani oyle kendi halinde bir yer benden soylemesi:)
Akbuk'u de gordukten sonra yine dustuk yollara, bu sefer rotamiz Datca Aktur...O da bir sonraki postta:)

Not: Ilk fotograf Cennet Restoran'in manzarasi
Ikinci fotograf ise Akbuk Koyu.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Ruhumu Dinlendirdim, Geldim

Tatildeydim, yeni dondum, bir suru fotograf cektim. Yarindan itibaren ne yedim, nereleri gezdim fotograflariyla karsinizda olacagim. Tatilim huzur doluydu, olabildigince sakin ve keyifliydi. Bana cok iyi geldi, bu sene o kadar bunalmistim ki, tek istedigim guzel bir tatildi ve istedigim gibi gectigi icin cok mutluyum. Blogumu ve sizleri ozledim, neler yazdiniz diye merak etsem de tatilde internete girmedim, maillerime bakmadim, neredeyse telefonumu bile kullanmadim. Dis dunyayla bagimi kestim, acikcasi ruhumu dinlendirdim, geldim:)
fotokaynak