Ya cok seversin ya da nefret edersin. Bu adam icin ortasinda seviyorum diyene hic rastlamadim."Tamamlaninca, eksik kaliyor birseyler" demis. Ne kadar derin bir soz dusununce, neresinden bakarsan kendince birseyler bulabilirsin bu sozde.
Bu sozun sahibi Ilhan Irem. Nereden aklima geldi bilmiyorum ama bir anda aklima geldi. Uzun zamandir bir yerlerde gormuyorum. Dogru duzgun televizyonda gormesem de, radyoda dinlemesem de ne cok sarkisini biliyormusum.
Anlasana
Yarinlara
Konusamiyorum
Olanlar olmus
Iste hayat
Yemyesil bir deniz
Ucun kuslar ucun
Sadece ilk anda aklima gelenler..Suanki pop muzik kulturune bakarsak, bence farkli bir yerde..Aklima gelince youtube'dan bazi bilmedigim sarkilarini da dinledim. Hepsini sevmesem de, bazi parcalarini gercekten seviyorum. Peki sizler seviyor musunuz?
fotokaynak
26 Temmuz 2011 Salı
Tamamlanınca eksik kalıyor birseyler
24 Temmuz 2011 Pazar
Dalga seslerine dusunceleri birakmak
Bugun uzun zamandir yapmadigim ve uzun zamandir yapmak istedigim bir sey yaptim. Vapura bindim. Vapurun en guzel manzarali yerlerinden birine oturdum, ihtiyacim olan tam olarak buydu. "Dalga seslerine dusuncelerimi birakmak". Cok keyif aldim. Gozlerimi kapadim, dalgalarin, kuslarin sesini dinledim. Bir nevi icsel terapi gibiydi. Aksam gunesinde, yuzumu yalayan hafif ruzgari hissettim. Bir de vapurda gitar calip, sarki soyleyen iki genc vardi, yumusacik sarkilar soylediler. Oyle keyifli bir yolculuktu ki inmeden bir daha mi karsiya gecsem dedim.
Dalga sesleri ve vapurun arkasinda olusan dalgalar bende olusan tum kotu dusunceleri alip goturuyorlar. Beynimin arinmasi gibi. Bir arastirma okumustum. Kadinlar bulasik yikarken, normal zamanda yaptiklari islere gore, cok daha fazla oyalaniyorlarmis. Ben de o gruba dahilim. Normalde bulasik makinesine her seyi koyan bir insan olarak, canim sikkinsa, kocaman bir bulasik legeni yaparim, gerekli gereksiz o an onume gelenleri yikarim. Her sabun kopuguyle, arinir kotu dusuncelerim ve akar gider bir muslugun altindan....
Cok derin anlamlara gerek yok, bazen sadece keyif aldigimiz seyi yapmak, sadece bir nefes almak icin, kendimizi mutlu eden seyleri yapmaliyiz. Bugun bana iyi geldi, size de tavsiye ederim.
Not: Fotograf makinam yanimda olmadigi icin, esas kaynaga buradan ulasabilirsiniz
Dalga sesleri ve vapurun arkasinda olusan dalgalar bende olusan tum kotu dusunceleri alip goturuyorlar. Beynimin arinmasi gibi. Bir arastirma okumustum. Kadinlar bulasik yikarken, normal zamanda yaptiklari islere gore, cok daha fazla oyalaniyorlarmis. Ben de o gruba dahilim. Normalde bulasik makinesine her seyi koyan bir insan olarak, canim sikkinsa, kocaman bir bulasik legeni yaparim, gerekli gereksiz o an onume gelenleri yikarim. Her sabun kopuguyle, arinir kotu dusuncelerim ve akar gider bir muslugun altindan....
Cok derin anlamlara gerek yok, bazen sadece keyif aldigimiz seyi yapmak, sadece bir nefes almak icin, kendimizi mutlu eden seyleri yapmaliyiz. Bugun bana iyi geldi, size de tavsiye ederim.
Not: Fotograf makinam yanimda olmadigi icin, esas kaynaga buradan ulasabilirsiniz
23 Temmuz 2011 Cumartesi
Bizim metroda bunlari da gorduk ya baska bir sey istemem:)
Metro benim en cok kullandigim ulasim araclarindan biridir. Trafikte kalmak yerine, kisa surede gidecegim yere varmami saglar. Yurt disinda metroyla seyahat ederken, bir duraktan diger duraga gidene kadar, turlu turlu muzisyenler gelir, sarkilarini soylerler, enstrumanlarini calarlar. Ben de her seferinde bizim ulkemizde niye boyle seyler olmuyor diye icten ice imrenirim. Bogazici Universitesi Muzik Caz Korosu'nun videosunu izledim tesadufen. Bu koroda yer alan kisiler metroya biniyorlar ve aniden caz soylemeye basliyorlar. Yolcular da ne oluyor diye birbirlerine baksalar da belli ki keyif aliyorlar ve sonunda hepsi alkislamaya baslliyorlar. Bizim metroda da caz soylendi ya, acikcasi cok mutlu oldum. Keske boyle guzel seyler daha cok olsa!
Videoyu izlemek isteyebilirsiniz diye asagida paylasiyorum...
Videoyu izlemek isteyebilirsiniz diye asagida paylasiyorum...
20 Temmuz 2011 Çarşamba
Balerinden sonrasi beni asar
Ben hayatta risk almayi sevmeyen, her seyin kontrolumun altinda olmasini isteyen birisiyim. Cocukluktan itibaren fazla sorumluluk sahibi ve fazla kontrol odakli bir tiptim. Bugune kadar degismedi galiba da degismeyecek. Cocukken bin bir hevesle gittigimiz lunaparkta benim binebildim maksimum eglence oyuncagi balerindi. Itiraf ediyorum hayatimda gondola bile binmedim.Muhtemelen Disneyland'a gitsem, o heyecanli seylere bakar bakar gelirim korktugum icin. Ammmmmaaaa velakin...........Nasil oluyor da anlamiyorum...Tatile motosikletle gitmeyi kabul ediyorum. Korkmuyor muyum? Aslinda deli gibi korkuyorum. Cunku bu kadar uzun yol yapmadim. Dayanabilir miyim? Sicaktan bunalir miyim? Uykum gelir mi? Korkar miyim? Bu sorularin cevaplarini bilmiyorum. Hayatta rahati seven bir insan olarak ucak, otobus veya arabayi tercih edebilecekken, en ufak riskli seyden bu kadar korkarken, ben-galiba cildirmis olmaliyim- motosikletle tatile gitmeyi kabul ediyorum. Nedeni cok basit. Esim motosiklete binmeyi o kadar cok seviyor ki, benimle motosiklet tatili yapmak istiyor.Esasinda motosiklette ruzgari hissettigim zaman ve saatlerce yol yapmadigimiz zaman ben de gayet keyif aliyorum. Herhalde boyle oluyordur baskalarina, karsindaki insani o kadar sevince, O'nu mutlu gormek icin,elinden geleni yapmak istersin. Galiba boyle bir sey. Motosiklete binen tanidiklarimdan biri, esinle motosiklet uzerindeyken, o an bir kader birligi yapiyorsun demisti. Bu sozun ne kadar dogru oldugunu dusunuyorum. Esimi cok seviyorum ve O'nun da hayattan keyif aldigi seyleri yaparken yaninda olmak istiyorum. Balerinden otesine binemeyen ben, motosikletle tatile cikiyorum.Bazen kendime ben de sasiyorum:)
fotokaynak
fotokaynak
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Cinar Agaci
Cinar Agaci filmini izledim.Cok da etkilendim. Film esasinda bircok ailenin basindan gecen bir konuyu anlatiyor. Dort kardes arasinda sirayla kalan bir anneanne. Mallari cocuklari arasinda bolusturmus, bir gun evde dalip da yangin cikinca, artik evde yalniz kalamazsin demisler. Sirayla bakmaya baslamislar. Anneanneye bakmalari, huzurevine birakmalari, kendi iclerindeki diyaloglar, torun anneanne iliskisi.... Gayet guzeldi.
Bir de en kucuk torun Baris'in oyunculugu cok iyiydi. Filmde de gecen "Agaca balta vurmuslar, sapi bedenimden" sozunden cok etkilendim. Yani evladindan beklemedigin davranislari da gorsen, yine kendi evladim diyorsun. Sevgiyi, huznu, yalnizligi, aile degerlerini anlatiyor. Izlemediyseniz tavsiye ederim,
Bir de en kucuk torun Baris'in oyunculugu cok iyiydi. Filmde de gecen "Agaca balta vurmuslar, sapi bedenimden" sozunden cok etkilendim. Yani evladindan beklemedigin davranislari da gorsen, yine kendi evladim diyorsun. Sevgiyi, huznu, yalnizligi, aile degerlerini anlatiyor. Izlemediyseniz tavsiye ederim,
14 Temmuz 2011 Perşembe
Ya Sonra?
Evet onyargiliyim, kabul ediyorum! Ozcan Deniz film cekmis dediklerinde, kim seyreder demistim! Alismadigimiz tarz ya, cuk diye etiketi yapistirmisim. Halbuki ben Neredesin Firuze'yi de sevmistim. Tabi o filmin konusu da oyunculari da guzeldi. Filmde Ozcan Deniz'e gicik da olmamistim ama Ya Sonra filmini duyunca yok artik dedim. Mahsun bir, bu iki dedim. Itiraf ediyorum! Filmi gayet begendim. Bekledigimin cok uzerinde. Kadin-erkek diyaloglarini gayet guzel anlatmis. Bazen hakikatten oyle ya diyebiliyorsun, bazen karsindakini o an anlayamayabiliyorsun. Ozetle filmi begendim. Hayatimin filmi falan degil tabi ki, ama hic beklemedigim adam gayet guzel film yapmis, bunu da kabul ediyorum. Tabi ki begenmeyenler cikabilir. Ama benim gibi bu zamana kadar sirf onyargidan izlemediyseniz, bence zaman ayirip izleyin derim...
fotokaynak
fotokaynak
Ben Bu Yaz Bronzlasmak,Kendimle Uzlasmak...Istiyorum!
Bu aralar dusunup tasinma donemimdeyim. Hayat sanki biraz agir cekim geciyor. Hatta pek de gecmiyor. Temmuz'u sevmedim. Agustos'u bekliyorum. Esasinda omur geciyor. Yaz tatili icin muhtemelen motosikletle Yunanistan ve Balkanlar turumuzdan vazgectik. Herhalde guneye ve Ege'ye gidecegiz. Ege'de Karaburun'da 1 gun kalmak istiyorum. Sonra Datca'ya gececegiz. Buralarda kalacagimiz yerler belli. Bu sefer luks oteller istemiyorum. Tatil koyu istemiyorum.Su kaydirakli yerler istemiyorum. Bunlari biliyorum. Bu sefer esasinda cok da kesfedilmemis salas, ucuz ve huzurlu yerler istiyorum. Biraz pansiyon tadinda takilmak. Yine motosikletle gitmeyi planliyoruz. Bloglarimiz bir nevi sevdigimiz yerleri, tatlari vs paylasma ve nefret ettigimiz seyleri de duyurma yeri oldugu icin, sizlere sormak istedim. Ege ve Akdeniz bolgesinde-tatil koyu modunda olmayan - otel, motel, pansiyon vs oneriniz var mi? Hani gidip dondukten sonra huzuru buldum dediginiz yerler? Onerilerinizi bekliyorum. Anladiniz siz beni anladiniz! Huzur ariyorum!
fotokaynak
fotokaynak
Yazinin konusu sunlari icerir
Gezdim Gordum,
Icimden Gelenler
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Olebilirim belki bugun belki yarin
Civi cakmaya gelmesek de bir gun biz de olecegiz. Bazen dusunurum olecegim gunu bilmek ister miydim diye. Hayir kac gunumun, kac dakikamin kaldigini bilseydim, yasayamazdim.. Olmeden once yapilacaklar listesi cikarir gibi son gunlerimi yasamak istemezdim. Sadece bunu da yaptim sunu da yaptim diye hayati bir checkliste donusturmek! Adabimla oleyim derdim. Yani olecegimi bilsem, herhalde cok da uzatmadan gideyim derdim.
Konunun ozunden uzaklastim. Sevgili e.n.k. beni mimlemis. Mimin konusu da
"Yarin olecegini bilsen ne yapardin?"
Muhtemelen sadece esime ve aileme soylerdim. Son gunumu onlarla gecirmek isterdim ve muhtemelen ellerine daha sonradan ulasacak mektuplar yazardim o gun soyleyemediklerimi iceren...
fotokaynak
Konunun ozunden uzaklastim. Sevgili e.n.k. beni mimlemis. Mimin konusu da
"Yarin olecegini bilsen ne yapardin?"
Muhtemelen sadece esime ve aileme soylerdim. Son gunumu onlarla gecirmek isterdim ve muhtemelen ellerine daha sonradan ulasacak mektuplar yazardim o gun soyleyemediklerimi iceren...
fotokaynak
7 Temmuz 2011 Perşembe
Bu aralar yazasim yok
Bu aralar pek yazasim yok, neden bilmiyorum, sadece kayda deger bir gelisme yok galiba benim icin. Niye yazmak istemiyorum veya yazarsam da neden her an depresif yazilar yazarim bilemiyorum:( Bir an once kendime gelmem lazim. Pilimi pirtimi toplayip galiba gidesim var! Offff... Haftasonu arasi. Kestik! Stop!
Yangin varrrr!
What's Next , Mia Wallace ve Nameless blogunun sahipleri beni mimlemis,mim icin cok tesekkur ederim. Mimin konusu "Evinizde yangın çıksa ve tek bir eşya kurtarmak zorunda kalsanız neyi kurtarırsınız?"
Depremi yasamis birisi olarak ilk aklima gelen cep telefonumu alirim. Ikinci sansim olsa cuzdanimi alirim.
Yine de boyle bir durumu kimse yasamasin diyerek, mimi sonlandiriyorum:)
fotokaynak
Depremi yasamis birisi olarak ilk aklima gelen cep telefonumu alirim. Ikinci sansim olsa cuzdanimi alirim.
Yine de boyle bir durumu kimse yasamasin diyerek, mimi sonlandiriyorum:)
fotokaynak
5 Temmuz 2011 Salı
Ne zaman buyuduk biz ne zaman?
Kucukken bizi ne mutlu ediyordu veya ne uzuyordu? Yalniz miydik yoksa cok muyduk? Bazen bir bebegi digeri ile konustururken hayal gucumuz ile coktuk. Sokakta saklambac oynayan elime mum diksin derken coklar icinde birdik. Tek basimiza saklanirdik, kendimizce en iyi saklanma koseleri bulurduk, nefesimizi bile tutardik bizi bulmasinlar diye...Yine de bizi bulsunlar isterdik, unutmasinlar orada. Adimizi soylesinler...Cocukken mutlulugumuz da mutsuzlugumuzda ne kadar cabuk degisiyordu ve galiba en guzel yani uzuntulerimiz kisa suruyordu. Peki simdi diyorum....
Ne zaman buyuduk soyle ne zaman?
Bu fotografi zamaninda bilgisayarima kaydetmisim. Kaynagini yazmamisim:( Bana bu hisleri cagristirdi, paylasmak istedim.
Ne zaman buyuduk soyle ne zaman?
Bu fotografi zamaninda bilgisayarima kaydetmisim. Kaynagini yazmamisim:( Bana bu hisleri cagristirdi, paylasmak istedim.
3 Temmuz 2011 Pazar
Daha Benim Yasim Kac, Boyum Kac?
Limon Cafe belki duymussunuzdur Bodrum Gumusluk'te. Yillardir dergilerde, gazetelerde okumama ve arkadaslarimdan duymama ragmen henuz gidemedim. Bugun aklima geldi belki internet sitesi vardir bir bakayim dedim. Siz de bakmak isterseniz tik tik.
Fotograflari gorunce arada bir icimde depresen soyle sessiz huzurlu yerlere yerleselim, Ege otlariyla yemekler yapayim, kalktigimizde gunesi gorelim gibi her an patlamaya hazir olan hissiyatlarim yine gun yuzune cikti. Sonra dedim ki kizim daha yasin kac, boyun kac... Onunde yillar var, calisacaksin, kariyer yapacaksin, para biriktireceksin...Yani yillar yillaaaaaaar sonra belki boyle bir yer acarsin.Simdilik oralara gidip limonatani icince susup oturacaksin!
Fotograflari gorunce arada bir icimde depresen soyle sessiz huzurlu yerlere yerleselim, Ege otlariyla yemekler yapayim, kalktigimizde gunesi gorelim gibi her an patlamaya hazir olan hissiyatlarim yine gun yuzune cikti. Sonra dedim ki kizim daha yasin kac, boyun kac... Onunde yillar var, calisacaksin, kariyer yapacaksin, para biriktireceksin...Yani yillar yillaaaaaaar sonra belki boyle bir yer acarsin.Simdilik oralara gidip limonatani icince susup oturacaksin!
Erkek hasta olur kadın bekler, kadın hasta olur erkek birilerini daha ekler
Birkac gundur gundemin tavan yapmis konusu Ali Taran ve Ayse Ozyilmazel'in dugunu. Tabi twitterda da yapilan yorumlar bir hayli fazla. Selen Gorguzel'in yorumu ilgimi cekti. "Erkek hasta olur kadin bekler, kadin hasta olur erkek birilerini ekler". Bu laf uzerinde dusununce bir yandan hakikatten dogru diyorsun, bir yandan kisisine gore degisir diyorsun.
Dusununce Ali Taran ile eski esi acaba mutlular miydi, ayrilmak istiyorlar miydi, anlasamiyorlar miydi vs... gibi iki kisiyi ilgilendiren konulari hic kimse bilemez. Her iliskinin dinamigi de farklidir, kendi icinde yasananlarla degerlendirilmelidir...diye dusunsem de bir yanim eski esi Selma Hanim'dan yana. Kendimi O'nun yerine koyuyorum ister istemez. Yani kanser gibi buyuk bir hastalikla mucadele ederken, esinden ayriliyorsun, aradan cok kisa bir zaman geciyor ve esinin baska bir kadinla evlenecegini duyuyorsun, gencecik, hayatinin baharinda. Dugun haberlerini okuyorsun gazeteyi her acisinda, televizyonda haberleri izlemek istemesende kanal degistirirken bile o mutlu anlardan goruntuler karsina cikiyor. Insan daha buyumeye yeni yeni basladigi , aski kesfetmeye basladigi yillarda bile ayrilsa ne kadar uzulur, hele ki sevgilisinin bir baskasiyla beraber oldugunu ogrendiginde... Bunca yil evli kaldigin insandan ayriliyorsun, evli kaldigin yillar boyunca iyi kotu ne varsa hayata dair paylasiyorsun. Aradan yillar geciyor ve bir sekilde bir seyler bitiyor. Oyle ya da boyle nokta koyuyorsun beraberliginize. Ayrildigin zaman biliyorsun esasinda artik iki kisi de ozgur, bundan sonra hayatlarinda baska kisiler olabilir. Bunu mantigin soylese de, yuregin de ayni seyi hisseder mi? Ayrildiktan sonra, eski esinin mutlu oldugunu, yakinda tekrar evlenecegini ve evlendigi gun kameralara cok mutluyuz gulumsemesi ile sevgili yeni esinin yaninda el sallamasini? Herhalde insanin ici acir...
Dedigim gibi her iliskinin dinamigi farkli olsa da, her iliski kendi icinde degerlendirilmeli diye dusunsem de galiba su gunlerde Selma Hanim'in yerinde olmak istemezdim diye dusunuyorum kendisini hic tanimasam da. Umarim bir an once sagligina kavusur ve O da mutlu olur.
Dusununce Ali Taran ile eski esi acaba mutlular miydi, ayrilmak istiyorlar miydi, anlasamiyorlar miydi vs... gibi iki kisiyi ilgilendiren konulari hic kimse bilemez. Her iliskinin dinamigi de farklidir, kendi icinde yasananlarla degerlendirilmelidir...diye dusunsem de bir yanim eski esi Selma Hanim'dan yana. Kendimi O'nun yerine koyuyorum ister istemez. Yani kanser gibi buyuk bir hastalikla mucadele ederken, esinden ayriliyorsun, aradan cok kisa bir zaman geciyor ve esinin baska bir kadinla evlenecegini duyuyorsun, gencecik, hayatinin baharinda. Dugun haberlerini okuyorsun gazeteyi her acisinda, televizyonda haberleri izlemek istemesende kanal degistirirken bile o mutlu anlardan goruntuler karsina cikiyor. Insan daha buyumeye yeni yeni basladigi , aski kesfetmeye basladigi yillarda bile ayrilsa ne kadar uzulur, hele ki sevgilisinin bir baskasiyla beraber oldugunu ogrendiginde... Bunca yil evli kaldigin insandan ayriliyorsun, evli kaldigin yillar boyunca iyi kotu ne varsa hayata dair paylasiyorsun. Aradan yillar geciyor ve bir sekilde bir seyler bitiyor. Oyle ya da boyle nokta koyuyorsun beraberliginize. Ayrildigin zaman biliyorsun esasinda artik iki kisi de ozgur, bundan sonra hayatlarinda baska kisiler olabilir. Bunu mantigin soylese de, yuregin de ayni seyi hisseder mi? Ayrildiktan sonra, eski esinin mutlu oldugunu, yakinda tekrar evlenecegini ve evlendigi gun kameralara cok mutluyuz gulumsemesi ile sevgili yeni esinin yaninda el sallamasini? Herhalde insanin ici acir...
Dedigim gibi her iliskinin dinamigi farkli olsa da, her iliski kendi icinde degerlendirilmeli diye dusunsem de galiba su gunlerde Selma Hanim'in yerinde olmak istemezdim diye dusunuyorum kendisini hic tanimasam da. Umarim bir an once sagligina kavusur ve O da mutlu olur.
2 Temmuz 2011 Cumartesi
Serenad
Bir kac gun once Zulfu Livaneli'nin Serenad adli kitabini almistim. Livaneli'nin onceden okudugum birkac kitabini sevmistim. Elimde okunmasi icin bekleyen kitaplarim olmasina ragmen, kitabin arkasinda yazanlar ilgimi cekti ve hemen okumaya basladim. Kitabi gercekten sevdim. Uc kadinin hikayesi, yasadigi acilar roman kurgusunda cok guzel anlatilmis. Ayrica, tarihi bilgi acisindan da doyurucu bir kitap. Suan kendimi kitabin bas kahramani Maya gibi hissediyorum. Arastirilmayi bekleyen bir cok konu var. Einstein'in Ataturk'e yazdigi mektuptan, Struma'ya kadar...
Serenad' da; İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde görevli 36 yaşındaki Maya Duran ile üniversitenin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen 87 yaşındaki Alman asıllı Amerikalı profesör Maximillian Wagner arasında geçen olaylar anlatilmis. Kitapta yillar oncesine dayanan askinin izini surmek icin gelen Profesor Wagner ile Maya'nin ailesinin gizli kalmis sirlarini, gun yuzune cikarmasi anlatiliyor. Kitapta Wagner ve esi Nadia'nin askini anlatsa da bu kitaba bence ask kitabi demek, kitabin hakkini yemek olur.
Bu kitabin filmi yapilsa guzel olur diye dusunuyorum. Belli olmaz belki onumuzdeki yillarda Serenad'i vizyonlarda goruruz. Serenade Fur Nadia....
fotokaynak
Serenad' da; İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde görevli 36 yaşındaki Maya Duran ile üniversitenin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen 87 yaşındaki Alman asıllı Amerikalı profesör Maximillian Wagner arasında geçen olaylar anlatilmis. Kitapta yillar oncesine dayanan askinin izini surmek icin gelen Profesor Wagner ile Maya'nin ailesinin gizli kalmis sirlarini, gun yuzune cikarmasi anlatiliyor. Kitapta Wagner ve esi Nadia'nin askini anlatsa da bu kitaba bence ask kitabi demek, kitabin hakkini yemek olur.
Bu kitabin filmi yapilsa guzel olur diye dusunuyorum. Belli olmaz belki onumuzdeki yillarda Serenad'i vizyonlarda goruruz. Serenade Fur Nadia....
fotokaynak
1 Temmuz 2011 Cuma
Tatil kombini ve kararsizliklari
Tatile gidesim var, cok kalabalik olmayan bir yere gitmek istiyorum, tatil koyu vs gibi ultra luks tatiller de istemiyorum. Guzel mezeleri olan, sicaktan baymayan ama soguk ta olmayan bir tatil istiyorum. O yuzden boyle ruh halimi yansitan bir kombin hazirladim. Tatil konusunda ise kararsizlik icindeyiz. Esim motosikletle Balkanlar turu yapmak istiyor. Motosiklette uzun sure yol yapmayi dusundukce korkuyorum. Yani soyle bir his esasinda, motosiklette cok uykum geliyor, bir sureden sonra arkada oturan kisi olarak, motosikleti kullanan esim kadar zevk almiyorum. Ama bir yandan da 10 gun gibi kisa surede bir suru ulke gorme imkanim olacak diye dusunuyorum ve bu yasimizda bunu yapmazsak ileride tovbe billa yapamam diyorum. Bir de diyorum ki Yunanistan'a gidelim, zaten cok merak ediyorum.Hem motosikletle gitmis oluruz hem de cok yol yapmamis:) Ikilemlerdeyim. Esasinda ne zaman gidecegimiz belli degil, vize vs ugrasana kadar zaman da gececek Ayvalik mi yapsak diyorum. Amannnn neyse yaaaa, olmadi haftasonu Sile'ye, Agva'ya gidip ayaklarimi denize sokayim. Nereden nereye di mi simdi:)
Bazen sukretmek gerekir
Biraz once hastaneden geldim, esasinda dilimin altinda bir sey cikinca biraz korktum, korkunun ecele faydasi yok diyerek dis hekimine gittim. Tabi benim amacim biraz da icimin rahat etmesi ve eger bir sey var ise bastan bilmek. Onemli bir sey degilmis ogrendim icim rahatladi. Gunluk hayatimizda hersey normal iken, hayat bir sekilde akip gidiyor. Bazen kendimi akvaryumda gibi hissediyorum. Yani yakinimdakiler ve ben...Bazen sadece kendi telasimiza dustugumuzu dusunuyorum. Bugun hastaneye gidince kanser bolumunun onunde bekleyenleri gordum, bazilarinin yuzunde umitsizlik vardi, bazilari durumu kabullenmis gibiydi, bazilarinda ise endise. Teyzenin birini gordum, yaslica birisi. Tek basinaydi, gozunun birisi kapaliydi, belli ki bir operasyon yapilmisti. Merak ettim kimi kimsesi yok muydu, o sicakta tek basina evine nasil gidecegini dusundum. Bazen o kadar ufak tefek seylere kendimizi kaptiriyoruz ki, yillar sonra bunlara mi uzulmusum diyecegimiz seylere uzuluyoruz. Galiba hayatin degerini veya insanlarin ne yasadigini gormek icin ara sira hastaneye gitmek gerekiyor ve biraz dusunmek...
Bugun yasadigim hayata sukrettim.Gun icinde farkinda olamayabiliyoruz diye sizlerle de paylasmak istedim.
Bugun yasadigim hayata sukrettim.Gun icinde farkinda olamayabiliyoruz diye sizlerle de paylasmak istedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)