Sayfalar

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Müdavimlerin Meyhanesi:Tavukçu Lokantası

Üç beyazın adresi, beyaz masaörtüsü, rakı ve peynir...İnanılmaz salaş bir yer plastik sandalyeler ve florasan ışıklar...Meyhane kültürünün yaşandığı, müdavimlerinin yıllardır gittiği bir yer burası. Genellikle entellektüellerin takıldığı, öğle servisinde bile bir çok rakı içen müşterisinin olduğu bir yer...

Mezelere gelince, biz balık yemeyeceğimize karar verdikten sonra, tepsidekilere bakıp, mezelerle donatalım masayı dedik:) Burasının balık mevsiminde hamsisi çok meşhurmuş. Kesinlikle hamsi sezonunda denemek için ilk gideceğim yer.

Bence bütün mezeleri çok güzel, semizotundan, şakşukasına her şey harika. Salatanın suyuna bana bana yedim. Ben bir tek beyin yemediğim için onun tadına bakamadım, eşim beyin salatasının da güzel olduğunu söylüyor. Bence gidince kesinlikle söylemeniz gereken iki şey var. Birincisi meyhane pilavı ve ikincisi ciğer. Ciğeri bir kaç kere sipariş verdik. Bir de buranın patates kızartması yıllardır özlediğim ev tipi patates kızartması. Patates kızartması deyip geçmeyin, hakikatten ev tipi lezzetli bulmak çok zor.

Tavukçu mekanın ambiansı, dekoru vs umursamayan, lezzet ve muhabbet düşkünü kişilere gönül rahatlığıyla önereceğim bir yer. Gidince hak vereceksiniz. Kusura bakmayın mezeler o kadar güzeldi ki yemekten fotoğraf pek çekemedim:(

Kahvaltıcı Kadri

Kahvaltıya çok düşkün biriyim, hatta günde üç öğün yiyebilirim, iyi bir kahvaltı benim mutluluğumu tavan yaptırır. Hele günlerden pazar ise uzun uzun oturabileceğim, keyifle yiyebileceğim bir kahvaltı beni benden alabilir.

Geçenlerde yine bir Pazar günü, eşime hadi kahvaltıya gidelim dedim. Evimize yakın bir yer olması ve sadece kahvaltıcı adıyla iş yapması konusunda bir hayli merak ettiğim Kahvaltıcı Kadri'yi önerdim. Yarının da günlerden Pazar olması sebebi ile benim gibi kahvaltıcı arayışına girmiş kişiler olabilir diye bu yazıyı uzatmadan yazmak istedim.

Kahvaltıcı Kadri gözünüz doysun mantığıyla sofrayı donatan bir yer ama sadece o kadar... Yani kahvaltılık ürünler 2. sınıf denilebilinir. Kavurmalı yumurta ve meyveli yoğurt haricinde kahvaltının kalanı bir hayli kötüydü.


Açıkcası eşimi böyle bir yere getirip, pazar günü kahvaltımızı ziyan ettiğim için baya pişman oldum. Buraya araştırmadan gitmiştim, gittikten sonra foursquare yorumlarına baktım, zaten o yorumları daha önceden okusaydım hayatta gitmezdim. Ben ettim, siz etmeyin diyorum:)

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Dayı'nın Yeri

Ankara'da benim için gizli kalmış bir kebap cennetini sizinle paylaşmak istiyorum, bilenler biliyordur ama benim gibi bilmeyenler de olabilir. Bunca yıldır neden bu kadar geç keşfetmişim ona yanıyorum. Öveçler çok nadir gittiğim bir yerdi,  Dayı'nın Yeri'ni keşfimden sonra çok daha sık gideceğim kesin.

Öncelikle ortamdan bahsetmeliyim, sonuçta kebapçıdan bahsediyoruz, öyle sevgilinizi alıp, romantik takılacağınız bir yer beklemeyin, oldukça salaş bir yer. Yemeklere gelince, sipariş vermenize gerek kalmadan masanıza gani gani etin yağdığı bir yer.

Kebapçıları sevmemin bir sebebi de gelen mezelerin insanı kebaba hazırlamasıdır. Acılı ezme olsun, pişmiş soğanlar olsun, lavaşın arasına koya koya yedikçe, daha kebap yiyeceğim diye mantık kısmınız harekete geçer, ama duygusal kısım mantık kısmını kebap sofrasında her daim yener, boş ver yemek buldun ye dayak buldun kaç diyerek, gömülürsün mezelere, kebabı da sabırsızlıkla bekleyerek...

Biz de meze de olsun, kebap olsun, hepsinin hakkını verdik. Önce soframıza gelen mezelerle açılışı yaptık.

Sonrasında çok lezzetli fındık lahmacunlar geldi nasıl iki lokmada yuttuk bilemedik:)

Peşi sıra tam kıvamında Adana kebabımız geldi. Bence kıvamını ve tadını çok iyi tutturmuşlar. Adana kebabımızı getirdiklerinde yanında közlenmiş sarımsaklar geliyor, usta gelip tek tek sarımsakları kendi ayırıyor.

Adana'dan sonra çöp şiş geldi. Bildiğin et seremonisi:)

Sonrasında kaburga geldi, bence pişme derecesi çok iyiydi, bazı kebapçılar kaburgayı kurutabiliyor o zaman kaburgadan nefret edebiliyorsun. Buradaki kaburgalar bence tam kıvamında pişmiş ve iyi bir şekilde terbiye edilmiş.
Ve peşi sıra ette kapanış olarak altın vuruş olan ciğer geliyor. Ciğerle birlikte usta da geliyor. Bu öyle yenmez böyle yenir diyor ve lavaşa tek tek ciğerleri geçiriyor ve üzerine baharatından döküyor, bildiğin adam elleriyle bizi besliyor:)

Burasının şalgam suyu meşhur diye duymuştum, o yüzden içecek olarak da şalgam istedim. Şalgam bugüne kadar görmediğim bir şekilde iki ayrı şişede geldi. Birinde şalgam suyu var, diğerinde acı sos. İstediğiniz gibi koyabiliyorsunuz. Ben acıyı biraz fazla koymuşum içemedim.
Ve kapanışta tatlı olarak irmik helvası geldi, helva bende çok iz bırakmadı. Ortalama diyebilirim.


Biz iki kişi olarak yanlış hatırlamıyorsam 80 TL civarı hesap ödedik. Dayının Yeri bence güzel kebaba doymak için keşfedilecekler listesine eklenmesi gereken bir yer.Gece gece bu postu okuyorsanız, buzdolabının önünde kendinizi bulabilirsiniz:)

 Adres: Çetin Emeç Bulvarı 8. Cadde 76. Sokak No: 3/A

2 Ağustos 2013 Cuma

Küçük mutluluklar

Bazen güzel bir şarkı mutlu eder insanı, bazen güzel bir yemek bazen de dışarıya çıktığınızda içinize daha çok çekmek isteyeceğiniz ağaçların çiçeklerin kokuları...Fark ettiğiniz anda yaşadığınız o hissi seversiniz ve yüzünüzde bir gülümseme oluşur.

Ben böyle şeylerden mutlu olurken, iki gündür çok komik bir sebepten mutluyum:) Cep telefonumun üzerini kaplattığım film tabakası çantamın içinde ıvır zıvır bir sürü şeye çarpa çarpa sağlam çizilmişti. Ben de değiştirmek için çok üşeniyordum, geçen gün film tabakası hafiften sıyrılmaya başlayınca tamam dedim artık değiştirmeliyim. Film tabakasını değiştirdiğim günden beri benim de modum değişti. Sanki önceden gözümde astigmat vs sebeple dünyayı bulanık görüyorken, şimdi lazerle gözünü çizdirip de dünyayı yeniden keşfediyor gibiyim:) Yok böyle mutluluk:) Allahım saf mıyım ya bir telefon filmine bu kadar mutlu oluyorum???
fotokaynak